• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/TrabzonBasket
  • https://www.twitter.com/TrabzonBasket
  
Üyelik Girişi
Bölümler
İsmail Alkan
alkan5361@hotmail.com
ŞAPKADAN NE ÇIKTI?
13/02/2012

alkan@trabzonbasket.com ( Yazarın Önceki Yazıları )


ŞAPKADAN NE ÇIKTI?

Trabzonspor,  geçtiğimiz hafta Mersin deplasmanında, öncesinde ise evimizdeki Fener maçında çift haneli sayılara çıkan farkın son periyotlarda erimesiyle gelen mağlubiyetlerle oldukça yıpranmış, Erdemir maçına da son periyot mağlubiyetlerinin getirdiği zihin yorgunluğuyla çıkmıştı.

Çünkü “acaba” lar ve son periyot sendromu tüm takımı etkilediği gibi, bizleri de oldukça yormuştu. Ki, bu yorgunluk bize maç yazısını bile yazmaya ancak müsaade etti.

Maçtan bir gün önce Ahmet Çakı ile yaptığımız sohbette;  basketbol kulüplerinin nasıl da bıçak sırtında olduklarını,  şehirlerin basketbol gelecekleri, basketbolu seven birkaç kişinin iki dudağının arasında olduğunu daha net gördük. Örnekleri çok, misal yılların kulübü Oyak Reno. Oyak Reno ve basketbol arasındaki iletişimi sağlayıp finansı organize eden Mete Çil'in trafik kazasında vefat etmesinin ardından spora karşı olanlar çekinmeden kulübün kapısına kilidi astıkları gibi.

Kepez, Bornova vs gibi kulüplerle örnekleri genişletebiliriz. Keza basketbolun Anadolu’muzu bir uçtan bir uca sarmasını beklediğimizin sınır taşı olan Edirne,  kısaca “acaba sırada Olin’mi var”  sorusu da zihnimizi kemirmiyor değil yani.

Erdemir’in de basketbolu seven genel müdürleri ve birkaç kişinin destekleriyle kapanmanın eşiğinden dönen kulüplerden biri olduğunu, sonrasında ise mütevazi bütçeleriyle iyi bir takım kurduklarını gördük. 3 yabancıyla oynayan Erdemir’in, özellikle yerli rotasyonları çok iyi oturtulmuş. Bunların yanına kaliteli 3 yabancıyı da çakınca üst sıraları zorlayan bir takım çıkıvermiş ortaya. Tabii ki bunda genç Ahmet Çakı’nın payı çok büyük, kutlamak lazım.

Ahmet Çakı’nın bir başka mücadelesi de Ereğli halkının takımlarını sahiplenmesi. Fakat istedikleri sonucu alamadıklarından yakınıyor haklı olarak.

Karşılaşmaya gelirsek; Üçüncü periyotun ortalarına kadar Trabzonspor her zamanki klasik oyunuyla rahat bir şekilde farkı çift hanelere taşıyıverdi zorlanmadan. Ama üçüncü periyotun ortalarından final periyotunun ortalarına kadar yaklaşık 10 dakika Erdemir’in baskılı ve sert savunması karşısında dış atıştan skor üretemediğimiz gibi, Halil Üner’in Telekom maçında Kambala ve Ali Karadeniz’e karşı uygulattığı ikili sıkıştırmaları Ahmet Çakı oyuncularına pota altında Elton Brown’a  karşı ikili, hatta üçlü sıkıştırmayla uygulatınca, Erdemir 9-0 seriyi yakaladı. Bunda bizim dış atıcılarımızın ilk devredeki yüzdeli dış atışları bu bölümde yüzdesiz dış atışlara dönünce, Erdemir de maça da ortak oldu. Ama bu sert savunma onlara maçın bitmesine 5 dakika kala takım faullerini doldurma bonusu getirince Trabzonspor’un da önü açılmış oldu.

Trabzonspor son periyot sendromunu aslında bu karşılaşmada da yaşadı.
Ama bu sendromu son periyot değil, önceki karşılaşmaların tam tersi, 14 sayılık farkın eridiği  3. Periyot ortalarından  4. periyot ortaları arasında yaşadı.

Farkın finalden önce erimesi Trabzonspor’un bu lanet sendromu aşması açısından iyi de oldu aslında. Trabzonspor’un 4. Periyot sendromunu aşması; önceki karşılaşmaların tam tersi, kendisini toparlamasına zaman kaldığı için atlatabildi diyebiliriz. Başka bir deyişle şoktan uyandılar.

Maçın geneline baktığımız zaman; Ereğli’deki İlk karşılaşmada Wesson’un 17 ribaunt çekmesine karşın, ikinci karşılaşmada karşısında Elton Brown’u bulunca nasıl da ezilerek 5 ribaunt da kaldığını gördük. Bu da bize zamanın pota altı oyuncumuz Milosevic’i hatırlattı!

Elton Brown’un 21 sayı 16 ribauntla “double double” yapması artık alışık bir durumken,  12/11 gibi bir oranla faul çizgisinden sayı üretmesi alkışlanacak cinsten. Ki, Gibson’in 5 sayıda kaldığı bir karşılaşmayı hanenize yazmak, özellikle serbest atışlarla kaybettiğimiz fener maçını hatırlarsak eğer, totalde 21/26 ile serbest atış çizgisinden sayı bulup maç kazanmak oldukça önemliydi, kutlamak lazım.

Keza, kısa forvetlerimizden uzun zamandır alamadığımız sayı ve savunma katkısı da bu karşılaşmada gelince “takım” olarak kazanmış olduk.

Okuyucularımı çok istatistiki verilerle yormak istemiyorum ama kısaca geçiştirmek gerekirse; acemice yapılan top kayıplarına karşın ilk devre atan, ikinci devre ise atamayan bir Trabzonspor’a karşı, ilk devre atamayan fakat ikinci devre atan bir Erdemir izledik. Bir de, artık alışık olduğumuz gibi, aleyhimize inanılmaz düdükler çalan hakemleri.

Karşılaşmanın şifreleri ise; serbest atıştan gelen 21 sayı ve ribauntlardaki 20/36 gibi ezici üstünlüğümüzdü.

Kendim adıma bir başka anekdotum ise; Trabzonspor’un en dirençli savunma yaptığı bölümde Bizim de şapka çıkarttığımız Caner Ercan’ın kritik stop cemşat’larından gelen 4 sayı ve Melih Yıldız’dan aynı köşeden kritik 2 üçlükle gelen 6 sayıyla farkın eridiği dönemde, Erdemir benchinin sevinçten zıplamaları bir anda Ereğli basketbolunun geleceğini gözlerimin önünden film şeridi gibi geçirdi.

Yolun açık olsun emekçi ve yürekli insanların şehrinin takımı Erdemir, yolun ve bahtın açık olsun.

Tekrar Trabzonspor kanadına dönecek olursak, Trabzonspor’un bu sezonki serüvenini iki bölüme ayırıyorum ben. İlk bölümü geçiyorum çünkü ağır tahribat var.

İkinci bölümde ise, kadro yapısıyla pek oynama şansı olmamasına rağmen takım içerisinden bile transfer çıkarma becerisini gösteren, takımın savaşma direncini arttıran, evimizde galibiyetimiz olmadığı dönemde dümenin başına geçip Fener’i elinden kaçırıp, 3 galibiyet yaşatan Halil Üner’in inanılmaz mücadelesini görüyorum.

Sadece takım içerisinde mi? Tabi ki hayır. Geçmişte pek alışık olmadığımız derecede tüm şehri kapsayacak güzel bir mücadelenin içerisine girmiş Halil Üner. Kısaca birkaç kulvarda ter akıtıyor. (Önümüzdeki günlerde genel bir yazıyı kaleme alacağımın notunu da düşeyim)

Şapkadan tavşan çıkar mı, çıkmaz mı bilemem ama, şu anda bu takımın 4 galibiyeti varsa eğer, o tavşanın şapkadan çıkacağının habercisi çıkmıştır bana göre.

Çıkmasa bile, sezon başından beri arttırarak sokağa döktüğümüz paralarla satın alamayacağınız kadar savaşma ve mücadele etme iradesiyle ortaya çıkan kendine ve geleceğe güven çıkmıştır.

TrabzonBasket.Com



3630 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

BİZ UYARALIM DA GERİSİ SİZE KALMIŞ - 16/11/2024
Öncelikle bize 6 yıllık bir aradan sonra radikal bir kararla basketbol takımımızı profesyonel liglerde boy gösterir konuma getirdiği için Başkan Ertuğrul Doğan’a aldığı bu güzel karar için teşekkür edelim.
BİR İLERİ BİR GERİ - 01/11/2024
Geçtiğimiz hafta hedef maçlarımızdan biri olan ve eski yardımcı antrenörümüz Ceyhun Cabadak’ın çalıştırdığı tek mağlubiyetli İlab Basketbolu konuk ettik.
ATARAK DEĞİL, TUTARAK - 14/10/2024
Geçtiğimiz hafta biri evinde Finlspor diğeri de deplasmanda Bordo Bandırma Basketbol olmak üzere iki karşılaşmaya çıktı Trabzonspor.
BASKETBOL GÜNDEMİNE BAKIŞ - 04/10/2024
ANKARAGÜCÜ MAÇ ANALİZİ TBL’de ilk iki maçını kaybeden Trabzonspor, yeni transferler İsmail Cem Ulusoy ve Okben Ulubay’ın da kadroya dahil olmasıyla konuk ettiği Ankaragücü’nü 98-92 mağlup ederek galibiyetle tanıştı.
BASKETBOL POKER MASASI! - 26/07/2018
Son yaşananlar adeta poker masasını andırıyor diyerek başlayalım…
BU CAMİA SENİ TAŞIMAZ! - 16/05/2018
Basketbol için çırpınan, fikir üreten, yöneten, çalışan, emek veren, tribünde destekleyen, eleştiren veya sahiplenen, kısaca kendisini Trabzon’da basketbolun bir parçası olarak gören kim varsa arka planda hor görüp aşağılarken,
ONUR MÜCADELESİ - 08/05/2018
Şöyle maç öncesine baktığımız zaman karşılaşmanın favorisi hiç kuşku yok ki Yeşilgiresun Belediyespor’du.
MUTLU SON’A(!) BİR ADIM DAHA! - 24/04/2018
Ligin 26. Haftasında Demir İnşaat Büyükçekmece’ye karşı geri dönen iki yabancımızla çıktığımız maçta beklediğimiz gibi mağlup olarak küme düşme hattına bir adım daha yaklaştık.
BU AYIP HEPİNİZİN - 17/04/2018
Basketbolda “Geliyorum” diyen ve sürekli uyardığım kriz sonunda patlayarak Trabzonspor markasını yerle bir etti.
 Devamı