KONUK YAZAR
info@trabzonbasket.com
Cem AKDAĞ / Sizce Biraz Adrenalin Gerekmez mi ?
04/05/2011 EDİTÖR NOTU : Cem Akdağ'ın dünya basketbolu ve Türk basketboluna bakışın, sistemsel kavramların ve olmazsa olmaz tercihlerin aslında bir tabu olmadığını, koçların mutlak başarının yanında oyuncuların dünyasına da yeri geldiğinde özgürlükler tanımlanması gerektiğine vurgu yapan ve neredeyse bir ders niteliğindeki bu mükemmel yazısını paylaşmadan yapamazdık. İşte o yazının tamamı. Birçok Amerikalı basketbol otoritesinin, teknik beceri konusunda Avrupalı basketbolcuların daha iyi olduğunu kabul etmesi ile - Amerikalılar daha atletik, Avrupalılar daha beceriklidir- tezi doğrulandı. Ancak NCAA ve NBA'de aman, aman atletik olmayan ancak farklı becerileri ile kendilerine yer bulan birçok oyuncu varken, Avrupa’da mükemmel atletik özelliklere sahip olan birçok oyuncunun takımlarında süre bulamaması oldukça düşündürücü. Gerçi Avrupa’da özellikle İspanya önderliğinde, basketbolda atletizm ön plana çıktı ( İspanya’nın Güney Amerika ülkeleri ile olan akrabalıklarının bunda payı olduğu da bir gerçek ).Bununla birlikte İspanyolların son yıllarda aldıkları başarılı sonuçlar, bazı Avrupa ülkelerini de aynı anlayışa yöneltti. Bugün ülkemizde sadece savunma yönü ile tanınan Ömer Onan, Sinan Güler ve Kerem Gönlüm gibi oyuncuların artık yıldız statüsüne yükselmesi, bu anlayışın bizde de yerleşmeye başladığını gösteriyor. Sanırım son yıllarda “keyif veren basketbol “ve “sıkıcı oyun tarzı” gibi cümlelerin kullanılmasının nedeni de bu değişimden kaynaklanıyor. Avrupa veya Amerika’daki TV kanallarında yayınlanan “Haftanın en güzel on hareketi” veya “Ayın en iyi beş hareketi” gibi basketbol programlarını dikkatli izlerseniz, görüntülerin genellikle çok uzaktan atılan üçlükler, ani yapılan savunma blokları, akıllıca rakipten çalınan toplar ya da müthiş smaçlardan oluştuğunu görürsünüz. Ancak bu hareketlerin çoğu genellikle alt yapı antrenörlerinin, oyuncularına yasakladığı hareketlerdir. Boş bir pozisyonda kullanılan ancak başarısız olan bir üçlüğün ardından topu içeri vermenizin çok daha iyi olacağı tavsiye edilir. Böylece daha garanti bir sayı, o da olmazsa en azından rakibe faul aldıracaksınızdır. Blok için topa zıplayan bir oyuncu faul yapar ya da başarısız olursa, bu oyuncuya savunmada uygun pozisyon almanın zıplamaktan çok daha yararlı olduğu anlatılır. Çünkü potadan seken topu almak için ayaklarınızın yerde olması gereklidir. Topu çalmak isteyen bir oyuncu başarısız olursa, savunmada eksilmeye neden olduğu için tenkit edilir. Ve ona hamle yapmaması tavsiye edilir. Çünkü bu bir takım savunmasıdır ve eksilirseniz takım savunmasını bozmuş olursunuz. Bazen de 'smaç'ı kaçıran bir oyuncu, kaybedilen maçın tek suçlusu ilan edilir. Boş bir atış sırasında topu yumuşak bir şekilde çembere bırakmak varken, bu harekete ne gerek vardır? Her ikisi de iki sayı değil midir? Bugün haklı olarak herkes kazanmanın tek amaç olduğunu düşünüyor ve bu nedenle risk içeren hareketlerden kaçınıyor. Çoğu coach bu nedenle seyir zevki veren bu tarz hareketleri, kazanmanın önünde bir engel olarak görüyor. Son Dünya Şampiyonası’nda ABD takımını seyrettikten sonra, her gün değişen ve gelişen basketbolu da göz önüne alarak, alt yapı antrenörlerimizin kurallarını biraz yumuşatması gerektiğini düşünüyorum. Aslında oyuncuların tüm enerjilerini sahaya yansıtmalarına izin vermek, onların kontrolden çıktıkları anlamına gelmiyor. Belki bu nedenle Harun Erdenay ( Harun alt yapı milli takımlarında hiç oynamamıştı ), Muratcan Güler örneğinde olduğu gibi bazı atletik oyuncuların değerlerini geç anlayabiliyoruz. Ben basketbolda moral motivasyonun her şeyden daha önemli olduğuna ve bu sebeple bazı istatistiklerin diğerlerine nazaran çok daha değerli olduğunu düşünüyorum. Rakibe 24 saniyede atış şansı vermeyen savunmaların genellikle bir hücumu serisini durdurabildiğini ancak savunmanın ilk beş saniyesi içinde kapılan bir top veya yapılan bir blokla maçın sonucunun değişeceğine inanıyorum. Kaynak
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Sen önce ağzını temizle! (Levent Ustabaşı) - 11/04/2016 |
Trabzonspor basketbolda da kalleşçe harcanıyor. |
Kaybetmeyenler Kulübü (İsmet Badem) - 10/12/2015 |
Bazen kader ağlarını öylesine örüyor ki, kazanan ile kaybeden arasında çaresiz kalıyorsunuz! Yenilene üzülmeyip, galip gelenle göbek atmak geçiyor içinizden. |
Yapma Be Koca Usta (İsmet Badem) - 13/11/2015 |
Birden çıktım gönlümün viranesinden koşarak, suratımı kırbaçlayan rüzgarın haşmetiyle! Gitarın tellerinden çıkan nameler türbülans yaşayan ruhumun üzerine huzur perdahı oldu. |
Şut üzerine tavsiyeler (Cem AKDAĞ) - 16/09/2015 |
“Şu anda, 20 yaşınızdaki halinizle karşılaşsaydınız ve kısa bir süre sohbet etme imkanı bulsaydınız ona ne tavsiye ederdiniz?” |
Avni Küpeli/Balyoz Yumruk Trabzon - 01/03/2015 |
EuroChallenge Cup Top-16 turunda hafta içinde sahasında ağırladığı Belçika'nın Mons-Hainaut takımını yenip grup birincisi olarak adını çeyrek finale(play-off) yazdıran moralli Trabzonspor Medical Park, |
Yalçın Granit/ Yüzde yüz oyun kurucu olmanın sırrı - 17/11/2013 |
Basketbol taktiği dünyada giderek basitleşiyor. Eski beş oyuncunun da katıldığı hareketli offens (motion), flex offensler giderek azalıyor. |
AVNİ KÜPELİ/TRABZONSPOR'A KOLEJ DERSİ... - 14/10/2013 |
Beko Basketbol Ligi'nin ilk haftasında 2 Başkentli coach'u ve 2 yeni sponsorlu ekibi karşı karşıya getiren mücadelede Aykon Ted Ankara Kolejliler, |
YALÇIN GRANİT/YAZIKLAR OLSUN HEPİMİZE... - 14/07/2013 |
Bir Spaonoulis, bir Carlos Arroyo yetiştiremiyorsak yazıklar olsun hepimize! Türk Basketbolu’nun öne çıkan sorunlarından biri basketbolumuz geliştiği, yayıldığı halde hala Türk basketbolu ekolünün belirlenmemis olmasıdır. |
Avni Küpeli/Pota'ya Karadeniz Damgası - 31/05/2013 |
Son yıllarda atağa kalkan Karadeniz Basketbolu,2012-2013 sezonunda altın yılını yaşıyor. |
Devamı |