Oğuz Zeytin - CV ( Yazarın Önceki Yazıları ) zeytin@trabzonbasket.com

YÖNETEMEME

Uykumu almıştım. Kahvaltımı yaptıktan sonra işe (veya okula) gitmek üzere evden çıktım. Bu saatlerde hangi yolda trafik sorunu olacağını az çok öngörüyordum. Alternatifleri düşündüm kısaca, kendimce uygunu seçtim. Belki bu yolda da trafik başıma bela olacak, bilemiyorum. Denemeden bilemem ki!

“Tüm bunların basketbolla ne alakası var” diyorsanız, merak etmeyin, şimdi öğreneceksiniz. Bu ve benzeri süreçleri hepimiz defalarca yaşıyoruz. Yolda yürürken, sınavda soruları çözerken, işte karar alırken… Kısacası yönetiyoruz. Zamanımızı, işimizi, hayatımızı!

Yönetirken farkında olmadan sorunları çözüyoruz. Bazen en duygusal anımızda yakalıyor bizi hayat, fakat çoğu zaman mantık süzgecinden geçiriyoruz bilgilerimizi. Rasyonel düşünüp sağduyuyla hareket ediyoruz. Vicdanımızı karşımıza almaktansa hep kaçınmışızdır.

İşte yönetmenin en basit modeli budur. Gelin görün ki, ülkemizde sporu yönetmeye talip olanlarda ne duygusallık var ne de mantık! İşin özü, saçmalık!

İl Güvenlik Kurulları türedi. Görevleri şu: O şehirdeki spor organizasyonları öncesi YASAK kararları almak. Onlar için yönetmek, yasak demek. Çünkü sorun en kolay bu şekilde çözülüyor. “Deplasman takımı gelmesin, bizi uğraştırmayın güvenlikle” diyor büyüklerimiz.

Trabzonspor basketbol maçları için taraftarlarının İstanbul’daki salonlara girmesi yasak! Lige bu sene katılmış bir takımın destekçilerine neye dayanarak salonlara almıyorlar, kimsenin cevabı yok. Şimdi bu halkaya Edirne de dahil oldu. Belki yarın Karşıyaka, Antalya, Erdemir de istemeyecek bizi. Olmaz demeyin, bu ülke basketbolu Dünya ikincisi! Bizde her şey olur! Evet, dünya ikincisi demişken, parkedeki performansımız dünya ikincisi. Masa başındaki yöneticiler ve onların zihniyeti ise eşsiz; ilk ve tek!

Medical Park Trabzonspor Başkanı Sayın Saner Ayar diyor ki: “Ben bu takımı futbol takımının gidemediği Edirneli, Balıkesirli, Mersinli vs. Trabzonsporluların özlemini dindirmek için kurdum”. Böylesine kutsal bir hedefi yerine getirmek için mi Olinli yöneticilerle oturup karşılıklı olarak, salonlara deplasman takım seyircisi almamak üzere anlaştınız?

Federasyon, lig kurulları, kulüp yöneticileri eğer sporu yasaklarla sevdireceklerse, bilsinler ki planları ters tepiyor. Salonlar da stadyumlar gibi anarşinin eline geçiyor. Basketbolun kendine has adetleri yok oluyor. Sevginin yerini kin alıyor. Centilmence mücadelenin yerini kirli kazanmacı bir hava alıyor. Ülke sporuna hizmet buysa, herkesin yolu açık olsun!

“Olin Edirne maçını anlatmayacak mısın” diye sormayın lütfen. Farz edin ki 30 farkla kazandık, ne değişecek? Bence koca bir hiç. Öyleyse rahat olun: 92–63 kaybettik. Üzülmeyin, ne de olsa “ikinci yarıdaki maça da Edirne seyircisi gelmeyecek. Biz de onları yeneceğiz.” Mantık bu değil mi! Varsın yensinler, yenilsinler…