e-mail: alper_akgun_61@hotmail.com twitter: @Akgun_Alper

Kalite Farkı mı?

Geçen hafta Anadolu Efes karşısında gösterilen mücadelenin bizi biraz olsun umutlandırması ve Fenerbahçe’nin 2 gün önce zorlu bir maç oynaması nedeniyle oldukça umutluydum maçtan. Özellikle top kayıplarımızı biraz olsun azaltıp Hardy’i oyuna sokarak kazanabileceğimizi düşünüyordum.

Maça oldukça iyi başladık. Top kayıplarımız azalmış, Moody biraz olsun toparlanmış ve Hardy sorumluluk almaya başlamıştı. 2. Periyotun başlarında müthiş bir üçlük furyasıyla farkı 16 ya kadar çıkarsak da Moody’nin 3. faulü alıp kenara gelmesi ve Caleb Green’i dinlendirmek için kenara almamızla beraber Fenerbahçe Datome öncülüğünde oyun kurucusuz takımımızı perişan etti.

Maçın geri kalanında da özellikle Datome ve Vesely’i durduramayan takımımız bir ara 24-40’a getirdiği maçı 98-78 kaybetti.

Bu farkın oluşmasında tabi ki Fener’in Avrupa’nın en üst düzey kadrolarından birine sahip olmasının payı var fakat “hırsızın hiç mi suçu yok?”

Wright-Green-Kadji ile iyi bir uzun üçlüye sahip olmamıza rağmen Moody-Guti-M.Lee gibi oyun kuramayan kısalarla elimizdeki potansiyeli kullanmaktan uzağız. Her sene iyi oyuncularla kadro kuruyoruz fakat bu iyi oyuncuları kullanabilecek gerçek bir oyun kurucuyu 4 senedir bulamadık bir türlü.

Geçen sene Kinsey-Odom-Hardy potansiyelini bir türlü kullanamamıştık. Bu sene de benzerini yaşıyoruz. Artık bu takıma yapılan yatırımların boşa gitmesinde kimin katkısı varsa sorumluluk almalı ve takımın iyiliği için birkaç adım atmalı.

İyi bir oyun kurucu ve belki bir forvet oyuncusu ile takım oldukça iyi bir hal alacak ve ligde play-off adayı konumuna gelecektir. Fakat bunu yapabilecek basiretli idareciler lazım. Artık bir şeylerin tutmadığı uzaydan görülüyor.

Ülker Arena’da Trabzon kümeye sesleri benim yüreğimi sızlatıyor sizin içiniz rahatsa buyrun devam edin.