DARÜŞŞAFAKA MAĞLUBİYETİ

Öncelikle maçın skor kısmına bakmadan önce iki takım arasındaki bütçe, organizasyon ve hedefler arasındaki farkı ortaya koymamız gerekiyor.

Darüşşafaka Doğuş müthiş bütçesi ve basketbola yaptığı yatırımlarıyla lige ve özellikle de Avrupa’nın en büyük basketbol organizasyonuna farklı bir renk katarken, benzer bütçelerle yatırım yapan Efes ve Fener gibi takımlarla birlikte ligde mücadele eden Trabzonspor ve diğer Anadolu takımları arasındaki makası da günden güne açıyorlar.

Basketbol yatırımı ve organizasyonu anlamında ortaya çıkan bu ciddi farkın kendini parkede ortaya koymasından daha doğal ne olabilir ki?

Bu küçük pencereden baktığımızda mevcut bütçe ve kadro farklarının olması demek, Uşak ve Banvit örneklerinde olduğu gibi, bizim gibi takımların Daçka ve benzer takımları mağlup edemeyecekleri anlamı da çıkarmaz elbette. Ancak Trabzonspor’un Darüşşaka maçından galibiyet çıkarmasının mucize olduğunu anlamak için de kahin veya profesör olmaya da gerek yok.

Önümüzde duran bu tespiti yaptıktan sonra karşılaşmayla ilgili kısa detaylara geçmek daha sağlıklı olur.

Kadro ve rotasyonlardaki bu farka rağmen Trabzonspor’un tıpkı Yeşilgiresun maçının son bölümü gibi üçüncü ve dördüncü periyot başlarındaki ortaya koyduğu baskılı ve bire bir savunması ile Daçka’yı yakalamanın eşiğine bile gelmişti.

Bu geri dönüşte Green’in savunmaya kattığı enerji ve Moddy’nin kenarda olduğu dakikalarda Lee’nin oyun kurucu bölgesinde verdiği katkının yanı sıra, haftalardır çıkışını beklediğimiz Kadji’nin her iki boyalı alandaki etkinliğinin de altını çizmek gerek.

Devamında Lee’nin kenara gelip Moddy’nin parkeye dönmesi sonucu oyunun içinde olan takımımızın direnciyle kapanma eğiliminde olan fark, oyun kurucu diye parkede olan oyuncumuzun yaptığı inanılmaz top kayıplarıyla bir anda takım olarak oyundan düşmemize, du düşüş sonrasında da ikinci devre dış şut sokamayan Daçka’nın skor üretme kaynağını çok rahat çemberimize inerek bulmasıyla da fark tekrar aleyhimize dönerek karşılaşmadan mağlup ayrıldık.

Bu maç özelinde bir başka gözlemimi de paylaşmak istiyorum. İster konsantrasyon eksikliği, isterseniz de yorgunluk deyin ama Darüşşafaka dahil, Euroleague’de oynayan takımlarımızın Avrupa arenasında koydukları sertlik ve direnci bizim ligimizde koymadıklarını/koyamadıklarını belirtelim.

Hal böyle olunca bütçe ve kadro farkları ne olursa olsun gününüzde olur ve üst düzey direnç koyabilirseniz bu takımları da yenme şansınız her zaman vardır.

Vardır ancak eğer ki takımınızın oyun kurucu bölgesinde tecrübeli, zeki ve beyin vazifesi görebilecek yetenekte bir oyuncunuz varsa tabi.

TBF’DE 2 TRABZONSPORLU 

Hidayet Türkoğlu’nun yeni başkanı olduğu Basketbol Federasyonu yeni yönetim kurulunda Trabzonspor Genel Sekreteri Gençağa Meriç ve Basketbol Kulübü Başkan Yardımcısı Ali Bora İşbulan Hidayet Türkoğlu’nun yeni yönetiminde yedek listede yer aldılar.

Gönül asıl listede olmalarını beklerdi ancak Trabzonspor’un basketbol federasyonu nezdindeki karşılığı anlamında 2 Trabzonsporlu yöneticinin federasyon yönetiminde yedek listede olsa da yer alması güzel gelişme.

Her iki yönetici arkadaşımıza yeni görevlerinde başarılar dilerken, geçmişte oldukça canı yanan Trabzonspor’un gelecekte de aynı sıkıntıları yaşamaması adına mücadele etmelerini bekliyoruz.

TARAFTAR KÖŞESİ 

@barissaralium Acil yerli oyuncu takviyesi lazım

@KrdnzM Sn Hopikoğlu başkanımızın iyi niyeti oldukça fazla suistimal edildi. Şampiyon olmayacaksa da adından saygı ile söz edilen takımın hali ortada. Takımın vizyonunu küçülten, işleyen çarka çomak sokan her kim ise artık geri dönüşsüz ilişiği kesilmeli.

@jameshardennn1 Net oyun kurucusu ve pivotu olmayan bir takımın böylesine zor bir ligde rahat bir sezon geçirmesi imkansız. Gs maçı sonrası oynanacak İBB ve Balıkesir maçlarına kadar bu 2 bölgeye imkanlar dahilinde hamleler yapılması gerekiyor, umalım ki bu konularda karar verici kişiler açıkça görülen bu sıkıntıları gidermek adına gerekli dokunuşları yaparlar.

@MoroPeder jack cooley geri alınmalı ve mody'nin yerine 2 kademe üst bir oyuncu.

@guvenkahveci  En büyük eksik 1 numara ve 5 numara oyuncular. Acilll.

@ademguleer  Moody ve Nihat Mala'ya rağmen Abiş Başkan için toparlanmalıyız.:)

SADECE MALA MI SUÇLU? (!) 

Sponsorlar, Başkan ve yöneticilerin kısmi katkılarıyla ayakta durmaya çalışan basketbolda bütçelerin yaratılması ne kadar zorsa, bu bütçelerin harcanması da bir o kadar kolaydır.

Onun içindir ki, zorluklarla ortaya çıkarılan bütçelerin en verimli şekilde kullanılması kulüplerin ve basketbolun geleceği için hayati öneme sahiptir.

Yani kendi cüzdanınız gibi, her kuruşun hesabını yapmak zorundasınız.

Son 4 sezona baktığımızda Nihat Mala’nın kontrol ettiği çok ciddi bütçelerin ortaya konduğunu ve harcandığını görüyoruz.

Son sezon hedeflerden uzaklaşıp bu sezon başı küme düşmemeyi konuşur duruma gelsek de, geçmişte Avrupa finali ve ligde yarı final yakalanmış.

Bunun da altını çizip hakkı teslim edelim.

Devam ederek asıl konuya geçelim.

Başta tarafımızdan olmak üzere, Nihat Mala oldukça sert eleştirilen bir isim.

Ancak kulüp sadece Mala’dan ibaret değil, bir de bunun idari yapılanması var. Yani bu iş bir ekip işidir.

Kendinden önce, yaratılan bütçeleri ve basketbol geleceğimizi, kısaca kulübün menfaatlerini düşünmesi gereken bu yapılanmaya bir nevi oto kontrol veya kulübün sigorta mekanizması da diyebiliriz.

Ancak benim dikkatimi çeken bir konu var!

Abiş Hopikoğlu’nun yönetimindeki son 4 sezona baktığımızda yaklaşık 40 oyuncu ve 5 Baş Antrenör gelmiş gitmiş. Yardımcı koçları saymıyorum bile.

Ancak tam 4 sezondur sadece Mala’dan ibaret olmayıp sabit kalan bir bölüm var ki, herkes keyfinden memnun! Burası da idari kadro!

Takım kadroları kurulur, hatalar yapılır ve fatura sürekli koçlara çıkarılır ama mevcut kadroları ve koçları getiren idari kadrolar hiç sorumluluk almaz!

Faturanın koçlara kesilmesi işin doğasında var ancak bu 4 sezonda yaşanan inanılmaz bütçe kayıplarında idari kadronun hiç mi suçu yok?

Yani her seferinde suçlu koç yani öyle mi? Bugün bile? 

Bizler ve  basketbolu takip eden taraftarlar özellikle son 3 sezondur kulüp aleyhine olduğuna inandığımız icraatlarda feryat ederken, hadi Mala’yı geçtim, kulübün menfaatlerini koruması gereken bu yapılanmadan genelde veya özelde neden tek kelam eleştiri duyamadık?

Geçmiş yıllarda farklı (!) örneği olduğu gibi bu insanların neden bir tanesi çıkıp “Arkadaş şurada şu işlerde yanlışlık yapılıp kulüp zarara uğratılıyor” demedi/diyemedi? Veya uyarmadı?

Mala konusunda camia hemfikir ancak soruyorum, sadece Mala mı suçlu?

Ve bu süreç tam 4 sezondur aynı şekilde devam ediyor.

Bu süreçte yıpranan ise bu yapı değil, yakında müthiş hayat hikayesini yazacak olduğum Abiş Hopikoğlu ve yönetimidir.

Yani özetle bu mevcut idari yapılanma artık Abiş Başkana zarar vermeye başladı, bizden uyarması.

BİRAZ DAHA DİKKAT  

Geçtiğimiz gün Celal Kadıoğlu kardeşimizin Nihat Mala ile Yeşilgiresun maçından önce yaptığını anladığım bir röportajına denk geldim.

Sayın Mala röportajın 2 yerinde de geçtiğimiz sezon katıldığımız Eurocup’ta son 16’ya kaldığımızı ifade ediyor.

Birinde dili sürçtü diyelim, ikinci sefer aynı hatayı yapması ise ilginç.

Sanırım Celal kardeşimiz konuya tam hakim olmadığı için düzelttirmemiş olabilir ancak biz Eurocup’ta son 16’ya değil, son 32’ye kalıp elenmiştik.

Üstelik evimizde Pınar Karşıyaka’ya karşı 43-76’lık skorla aldığımız tarihimizin en ağır mağlubiyeti sonrası.

TAKA GAZETE LİNK