e-posta: bedrisertkaya@gmail.com twitter: @bedrrrsrtkaya

---

OLMAK YA DA OLAMAMAK

Trabzonspor TED Kolejliler maçını salonda izlemek için üç arkadaş soğuk havaya aldırmadan yola çıktık. Hava soğuk da olsa vakit kısıtlı da olsa o gün günlerden Trabzonspor'du. TED Kolejliler'i daha önce hiç izlememiştim. Trabzonspor'u ise canlı olarak en son Telekom maçında izledim. O günkü izlenimlerimle bugünküler arasında bir fark oluşur umuduyla maç başladı.

Trabzonspor maça rahat bir oyunla başladı. Çekişmeli geçen ilk periyotta Veliçkoviç ve Stipanoviç ile tutunmaya çalışan Trabzonspor'a rakip Lukas'ın ardı ardına üçlükleriyle karşılık veriyordu.İlk periyotta iki tarafta üçlük atışlarında inanılmaz bir yüzde tutturdu. Neredeyse atılan her üçlük sayı oluyordu.

İkinci periyotta düşük sayılı skor devam etti. Trabzonspor bir ara 9 farklı geriye düşse de sonlara doğru toparlanınca farkı dört sayıya indirerek düşük sayılabilecek bir skor yese de fazla atamayınca ilk devreyi geride kapatıyordu. İlk yarı skoruna baktığımda 75'i bulanın kazanacağı bir maç olacağını düşündüm bir an.

Üçüncü periyotlarda iyi oynadığını bildiğimiz Trabzonspor Kulig'in de katkısıyla iyi bir oyun ortaya koyunca oyun hep dengede gitti. Bu maç sanki iki denk ekibin mücadelesi şeklinde bir karşılaşma gibiydi. Maçın başından beri Trabzonspor'un maçı kazanacağına olan inancım tamdı.

Son periyotta Hardy ve Kulig'in güzel oyunuyla öne geçen bir Trabzonspor izleyince galip geleceğimize olan inancım daha da artmıştı. Lakin Odom'un sezon başından beri izlediğim hızlı oynama isteği ve dengesiz top kullanımı bu maçta da nüksedince Trabzonspor ardı ardına hücumlardan Odom'un gereksiz zorlamaları yüzünden boş dönüyordu. Buna Hardy'de eklenince Trabzonspor ritmini yitiriyor ve geriye düşüyordu. O ana kadar susan Ted seyircisi ise galip gelebilceklerini anlayınca sesini yükseltiyordu. Trabzonspor son saniyede Hardy ile bir üçlük buldu ve sonrasında top 9 saniye kala Trabzonspor'a geçti. Trabzonspor adına maçın adamı seçebileceğim Kulig kendine gelen topu inanılmaz şekilde kaybedince maç da orada bitiyordu. İşte orada maç da olmak ya da olamamak arasında ince bir çizgi vardı.  Kulig maçtaydı ama o anda yaptığı hata olmadı.