e-posta: bartugkemalakgul@gmail.com

 Trabzonspor ve Basketbol Taraftarlığı

Yıllar yılı futbol ile bütünleşmiş, futbolu yaşayan şehir olarak ön plana çıkan Trabzon’umuzun hep bir spor kentine dönüşmesi konuşulup duruldu. Ne yazık ki bu konuda ele geçmiş olan fırsatlar değerlendirilemedi. 2012 yılında küme düşen basketbol takımı bu durumun kurbanlarından olmuştu.

Geçtiğimiz sezon büyük özveri ve emekle kulübü tekrar Beko Basketbol Ligi’ne çıkartanlar (hepsine bir kez daha teşekkürlerimizi sunalım) Trabzon kentine bir kez daha bu şansı verdiler. Futbol sonrasında ülkemizde en çok ilgi gören spor dalında, ülkedeki en üst ligde bir kez daha Trabzonspor’umuzun temsil edilmesine imkan sağladılar.

Bu hafta sonu takımımız ilk kez seyircisiyle buluşacak. Geçtiğimiz sezondan kalan ceza takımla kavuşmayı engellerken, besbelli itici güce ihtiyacı olan takım bu durumdan fazlasıyla etkilendi.

Maalesef futbol kültüründen gelen seyircilerin baskın olduğu bir grupla, basketbol maçlarında takıma istenilen katkının verilmesi zor. 2005 yılında tekrar alınan basketbol şubesinin açılması kararından itibaren, bu kulübün önündeki en büyük engelin taraftar yapısının bir türlü futboldan kopamaması olduğu bir gerçek. Hatta ne yazık ki bu durumun yanlışlığından bahsettiğimiz zamanlarda suçlu olan bizler olduk.

Şimdi bir kez daha tekrarlamanın yeri olacağını düşünüyorum. Basketbolu futboldan ayıran en büyük fark taraftarın maça etki etme gücünden gelir. Bir futbol karşılaşmasına gider, 90 dakika tezahürat yaparsınız ve sonuçta –eğer o da olursa- birkaç gol izlersiniz. Sahaya arkanızı dönseniz ve oyunla ilgilenmeden takımınızı destekleseniz de görsel olarak çok kaybınız olmaz. Çünkü oyundaki heyecanın genellikle çok yüksek olmaması seyirciyi oyundan koparır. Seyircinin de sahaya olan mesafesi ve oyunun yapısı sebebiyle oyuna etkisi azdır.

Basketbol açısından bakarsak, 40 dakika süren bir maçta, her an her saniye sahada izlemeye görmeye değecek şeyler olur. Maç öyle gitti denilen noktalardan döner ki şaşkına dönmemek mümkün değildir. Birkaç saniyelik süre içinde dahi şampiyonu değiştirebilecek mucizelere şahit olursunuz. İşte bu kadar olay olurken, taraftar da her saniyenin farkında, her hücumun heyecanında, her savunmanın mücadelesinde olmak durumundadır. Böyle taraftarlar, gitti denilen çok maçı döndüren ya da yenilmez denilenleri yenen takımlarına enerji kaynağı olurlar.

Savunmada gösterilen bir çabanın, hücumda yapılan bir smacın hakkını verdiğinizde o desteği alan takım oyununun seviyesini artırır. Salonda taraftar desteğini alan takımın aleyhine düdük çalmak zorlaşır. Ancak ne yazık ki daha evvel şahit olunduğu gibi basketbol karşılaşmasına gidilip futbol takımı ve onun rakipleri hakkında tezahürat yapılırsa, küfürün bini bir para olursa o zaman etkinin durumu terse döner.

İlk 5 maçında problem yaşayan, sezon öncesindeki beklentilerin gerisinde kalmış, özgüven problemlerinin başladığı takım 16 Kasım Cumartesi günü pek çok anlamda kritik bir maça çıkacak. Şimdi maça giderek onlara gereken desteği vermenin zamanı, salonu hakkıyla doldurup takıma sahip çıkmanın zamanı...

Trabzon basketbolla, basketbol taraftarla güzel. Bu güzelliği yaşatalım Trabzon!