e-posta: emre.ergenc@gmail.com

Takviye-Taksim 

Trabzonspor, bu sezon oynadığı kritik maçlardan birini daha kaybederek sıralamada üst sıradaki takımlara yaklaşma şansını kaçırdı. Şöyle bir hatırlarsak Torku Selçuk Üniversitesine, Maliye Milli Piyango’ya, Darüşşafaka’ya (D) ve son olarak Maçkolik Uşak Üniversitesine yenildi TS. Üstelik bunlardan 3ü kendi evinde ve çok önemli bir avantajı kaybetti demektir bu. Görece olarak daha zayıf olmakla birlikte şuan ligin tehlikeli takımları olan Vestel, Akhisar ve Yeşil Giresun’u yenmiş olmasını da bir kenara not edelim.

Koç Hasan Özmeriç ile 4 haftadır üst üste galibiyetler alan TS, gerçek rakiplerinden biriyle oynadığında ise sendeledi. Hem de ne sendeleme!  Orçun ve Dobie'nin olmaması oyunu mutlak etkilemiştir. Ancak oyunda dönem dönem dengeyi yakalamış gözükse de, genel anlamda o kadar kötü bir oyun ortaya koydu ki bordo mavili basketbolcular, neresini eleştirsek bilemiyorum. Takımın genç(!) oyuncularının berbat serbest atış yüzdelerini mi, savunmadaki sıfır yardımlaşmayı mı, sorumluluk almaktan uzak guardları mı, çembere dahi değmeyen üçlükleri mi, parkede varmış gibi gözüküp olmayanları mı... Amaç üzüm yemek. Bağcıyla derdimiz yok. Ancak parkedeki mücadele ile ilgili vurgulamak istediğim tek bir konu var:

TS kiminle oynasa, Zuza’yı genellikle yardımlaşmalı savunmalarla etkisiz kılmaya çalışır rakipler. Pota altında temas basketbolu oynadığı zaman onu tutacak birisi bu ligde pek yok. Ancak rakipler, yardımlaşmalı savunma ile Zuza’yı pota altından uzak tutmayı başarıyorlar genellikle. Bugün Uşak Üniversitesi de aynısını yaptı. Zuza içerde top aldığı anlarda hemen yardıma birisi geldi. Zuza, orta mesafe şutu ve başarılı hookları ile sayı bulmakta zorlanmıyor. Ancak yardım savunması geldiğinde, bir ikili oyunla yada boşa çıkan bir oyuncumuza Zuza’nın asistiyle üretilmiş bir sayımız yok. (ki 31 dakika oyunda kalan Zuza’nın asisti 0 ). Neden yok? Bir diğer soru da şu; Örneğin Uşak Üniversitesi’nde Carter, çok rahat adam eksilterek rakibin maymuncuk anahtarı gibi her kapıyı açtı. Neden aynı yardımlaşmayı biz uygulayamıyoruz? İster adam adama savunmada, isterse alan savunmasında Carter’ın üzerinde birden fazla el olması gerekmez miydi kırılma anlarında? Geçiş koridorları tutulmaz mıydı? Kısaca neden bu takım yardım savunması yap(a)mıyor?

Dedim ya oyunun analiz kısmını bu kadarla kapatmak istiyorum. Hasan hoca 4 haftadır takımı toparlıyor. Bu yenilgiyle bazı gerçekleri daha iyi görmüş olacaktır ve daha sert tedbirler alacaktır. Gelelim benim daha önemli gördüğüm bazı konulara değinmeye. Gerek ikili muhabbetlerde, gerek sosyal medyada kimle konuşsak, herkes reçeteyi çoktan yazmış. Ekseriyetle bir guard ve bir uzun, bazılarına göre bir de şutör (3 numara) gerekli takıma. Hepsi alınsa, ne de güzel olur. Ancak ekonomik olarak ipler TS Derneğinin elinde. Bütçenin aslan payı oradan geliyor. Yani Sadri Başkan, Nevzat Şakar ve ekibi bütçeyi arttırabilir. Arttırırlar mı? İkincisi boştaki oyunculardan veya bir takımdan alabileceğimiz oyunculardan hangileri bu takıma seviye atlatır? İyi oyuncuları takımlarından çekip almak o kadar kolay mı? Üçüncüsü yurtdışı transfer yasağımızı nasıl ortadan kaldırabiliriz? Yasağa sebep olan borçları kim ödeyecek? .... Takviye istemekte haklıyız, ama şartlar çetin bilesiniz! Yönetim, bu konuda üzerine düşeni yapacaktır, kuşkum yok. Ama geçen sene yapılan Kalve takviyesi hala hafızalardadır. Takviye konusunda herkes herşeyin farkında, aceleye gerek yok, yeterki doğru transferler yapılsın.

Benim reçetemin birinci sırasına ise şunu yazıyorum: Bu pozisyonlardan birine kimi alırsanız alın, başarıya ve basketbola aç oyuncular lazım TS’a. Kaybedilen maçta bile ortadaki toplara can havliyle atlayan, gününde olmasa da, kapasitesi sınırlı olsa da, yüreğini ortaya koyan ve kaybetmeye tahammülü olmayan oyuncular lazım TS’a. Yada şöyle söyleyelim, bu tip oyunculardan daha fazla lazım TS’a.

Maç sonu tablosuna bakıyorsunuz, gayet centilmence oyuncular birbirlerini tebrik ediyor, gülüyor sarılıyorlar. Elbette bu tabloya sözümüz yok. Skor değil spor! Ama TS’lu dev adamlar, oynadığınız takım da İstanbul BŞB, İzmir BŞB veya Pertevniyal değil. Bu kadar umursamazlığı kaldırmaz bu camia arkadaşlar! Siz ilk uçakla İstanbul’da alıyorsunuz soluğu! Doooğru Taksim...Ama üzülen basketbol camiası ve taraftarları ise tırnaklarını yiyor. Parçası olduğunuz misyonun farkında değilsiniz sanırım. Yola, farkında olanlarla devam edilecektir.