twitter.com/ialkan   alkan5361@hotmail.com ( Yazarın Önceki Yazıları ) 

GOLFU SEVEN BASKETBOLU DA SEVER 

Trabzonspor’un sıkıntılarını tekrarlamayacağım çünkü zaten biliniyor.

Kolay iş değil. Olabilecek çoğu insan uzak dururken, Ahmet Ağaoğlu ise çok zor bir dönemde Trabzonspor başkanlığına adaylığını açıklama cesaretini gösterdi.

Bu zor kararda kendisini kutlarken, başka da aday çıkmayacağına göre Trabzonspor başkanlığında uğraşacağı devasa problemlerde kendisine yürekten başarılar diliyorum.

Yıllardır peşinde koştuğumuz basketbolumuz ne olacak diye merak eden taraftarlarımıza da kendisinin basketbola bakışından bilgim olmadan şu kadarını söylemek istiyorum.

Golf gibi elit bir spora gönül veren bir insanın basketbol gibi bir kültür sporuna destek vermeyip taca atacağını sanmıyorum.

ÖNCE STRES SONRA SEVİNÇ 

Pınar Karşıyaka’yı 108-105 mağlup ettiğimiz ligin 23. haftasında uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir maça şahit olduk.

Özellikle son bölümlerinde yaşanan heyecan fırtınası maçı tribünden izleyen taraftarlara “Bu basketbol bize göre değil, hepimizi kalpten götürecek” cümlesini söyletecek kadar üst düzeydi.

Trabzonspor karşılaşmanın ilk 2 periyotunda Green öncülüğünde savunmada aksayıp hücumda da sabit kalınca Karşıyaka savunmasının dengesini bozamadı ve skor üretmekte zorlandı.

Pınar Karşıyaka ise ilk iki dış şutu boş geçtikten sonra elleri ısınan Jones’un dış atışları ile ilk periyotu önde geçse de, direksiyona geçen Burak Eşlik’in savunma agresifliği ile toparlanan Trabzonspor soyunma odasına önde girmeyi bildi.

Üçüncü periyota fırtına gibi başlayan Trabzonspor savunmada oldukça agresif, hücumda da ilk iki devrenin aksine hareketli ve tempolu oynayınca Pınar Karşıyaka’nın savunma dengesini bozarak bulduğu boş pozisyonlarla farkı 17 sayılara kadar çıkardı.

Heyecan fırtınasının yaşandığı final periyotunda günün en etkili dış atıcısı olan Karşıyaka’nın uzunu Jones’a diğer kısalar da dış atışlarla destek verince Karşıyaka çaktırmadan farkı eritip maça ortak olmayı başardı.

Bu bölümde Trabzonspor’un dirençli kalmasını sağlayan en önemli etken Karşıyaka’nın erken faul problemine girmesi oldu.

Pınar Karşıyaka’nın Jones önderliğinde gelen yağmur gibi üçlüklerine karşı Ozan Bulkaz çok kritik ve biraz da rizikolu bir hamle ile önlem almaya çalışarak Obekpa/Harris değişikliğine gitti.

Elbette bu hamle dış atış yağmuruna çözüm üretmek için yapıldı ancak bir anlamda da çemberi koruyan Obekpa’yı kenara alarak boyalı alanı boşaltmış oldu.

Trabzonspor’un bu hamlesi sonrası boyalı alanda Obekpa tehtidinden  kurtulan Pınar Karşıyaka adeta maden bulmuşçasına çemberimize inerek buradan skor üretmeye başladı.

Ve hepimizi strese sokan son 1 dakikaya girildiğinde Trabzonspor Osiris’in neredeyse Akçaabat’tan gönderdiği akıllara zarar üçlüğü ile rahatlasa da, pes etmeyen Karşıyaka’nın kazanma hırsı erken faul problemlerine takıldı.

Son saniyelerde gelen taktik faulleri topu iyi saklayan soğukkanlı Sarunas ile fire vermeden değerlendirmeyi başaran Trabzonspor, yüzde 60 gibi inanılmaz bir yüzdeyle üçlük sokan Karşıyaka’nın son dış atışı girmeyince bu zorlu karşılaşmadan galip ayrılmayı başardı.

ÖNEMLİ OLAN KAZANMAKTI 

Öyle bir maç ki, sonucu bilmeyen birine sadece istatistikleri gösterip “Kim kazandı?” diye sorsanız “Karşıyaka” der.

28 asist üretip %60 gibi yakalanması oldukça zor olan anormal bir istatistik oranı ile dış atış sokup, maçın en kritik son 5 dakikasında 30 sayı olmak üzere, sadece son periyot 41 sayı bulan bir rakibe karşı kazandık.

Ve, insanın aklını başından alır derecede heyecana sebep olan bir maçın sonunda ince detaya girip toplu iğne ile olumsuzlukları kazımadan sadece galibiyete sevinmek gerek.

Çünkü basketbol, süre bitmeden “Kazandım” diyemeyeceğin bir oyun.

Önemli olan maddi sorunlar nedeni ile kritik süreçten geçip halen daha bu sürecin etkisinde olan takımın öyle veya böyle bir şekilde pes etmeden galip gelmesi idi.

KABUL EDELİM BİREYSEL TAKIMIZ 

Haklı olarak sürekli takım olamamaktan serzenişte bulunup bireysel oyuna yöneldiğimizi vurgulayarak yorumlar yapıyoruz.

Son Karşıyaka maçı gösterdi ki, bu takımın set oyununu ekstra paslarla süsleyip sürekli olarak doğru hücum organizasyonuna girişeceğini beklemek hayal, çünkü takım iskeleti buna müsait değil.

Takım, üçüncü periyot gördüğümüz gibi sadece belli bölümlerde bunu uyguluyor, diğer bölümlerde ise kişisel beceriler devreye giriyor.

Örneklemek gerekirse Osiris’in spektatüler smaçları, Obekpa’nın blokları, elleri ısınınca şut makinesine dönüşen Heslip’in üçlükleri gibi.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Demem o ki, bu takımı artık böyle kabullenmemiz lazım.

Ayrıca bir başka pencereden bakıp basketbolu görsel anlamda değerlendirdiğimizde de bireysel becerileri yüksek olan takımımız basketbolun keyif veren yönünü öne çıkararak izleyenlere görsel şölen sunmuş oluyor.

Hal böyle olup takım da galip gelince bize de keyfini sürmek düşüyor.

HAFTANIN OYUNCULARI 

Bu galibiyet sonrası haftanın oyuncusu seçiminde Osiris ve Burak Eşlik arasında sıkışıp oldukça zorlandım.

Parkede verdiği mücadele, savunması ve savunma kaynaklı çaldığı topların yanında ürettiği istatistik ile galibiyetin gelmesinde payı olan en kritik oyuncumuz Osiris.

Diğer yandan Karşıyaka’nın oyunun kontrolünü eline aldığı en kritik dönemlerde kenardan gelip kattığı enerji ve devamında ürettiği çok kritik 15 sayı ile öne çıkan Burak Eşlik.

Gerçekten zor seçim.

Osiris desem sıkıştığımız her dönemde Burak Eşlik çok kritik ve çok değerli katkı verdi. Burak Eşlik desem Osiris olmasa kazanamazdık.

Ben de ayırmadan her iki oyuncumuzu da haftanın oyuncusu seçiyorum.

HER HAFTA DEĞİŞEN HESAP 

Geçmiş haftalarda üst ve alt sıralar bağlamında öyle bıçak sırtı durumdaydık ki, mağlup olduğumuz hafta kümede kalmayı, galip geldiğimiz hafta ise play off yapmayı konuştuk.

Bu hafta da kazanınca hesaplar yapılıp play off konuşulmaya başlandı.

Takım maddi problemlerle ilgili bir eylem veya maça çıkmama gibi bir eylem yapmadığı müddetçe yukarısının hesabı yapılabilir elbet.