2’DE SIFIRLA MERHABA 

Başlıkta da belirttiğimiz gibi sezona 2’de sıfırla başladık.

Ancak sezonun ilk yazısı olduğu için maç kritiğinden çok yeni kurulan takımla ilgili kısa bir değerlendirme yapmak gerekiyor.

Takım kimyasının, mesafe tanımaksızın dış atışlara yönelik kısalardan oluştuğunun bilinmesinde fayda var. Uzun forvet pozisyonundaki Zubcic bile boyalı alan etkinliği olmayan ve dış atışları seven bir oyuncu.

Takımda “aman nazar değmesin” diyebileceğimiz komple bir oyuncu sadece Green var.

Takım kurgusunun en yumuşak karnı, uzun pozisyonu. Deniz ağır kalıyor, Obekpa ise zıplama yeteneğinin haricinde basketbol bilgisi sınırlı bir oyuncu. Hal böyle olunca bu pozisyon en çok sıkıntı yaşadığımız bölge olarak karşımıza çıkıyor.

Ayrıca koç Markovski de bu durumu kabul ederek takımı kendi sistemine göre değil oyuncuların sistemine göre oynatacağını belirtmişti, biz de bu sistemin meyvelerini topluyoruz!

Takımın uzun rotasyonu bu derece problemliyken ikili oyun filan beklemek hayal olur. 1 ve olmayan 5 arasında bağınız olmazsa sadece dış atıcılarınızla sonuca gitmeye çalışırsınız.

Tıpkı Avrupa’ya veda ettiğimiz Olaj maçları, Beşiktaş ve son Sakarya Büyükşehir mağlubiyetlerinde olduğu gibi.

Hatırlarsak Beşiktaş maçında dış atışlarla oyunun içinde kalırken, Beşiktaş ise oyun düzeninden hiç taviz vermeden sık sık ikili oyunlar ve özellikle de eksik olduğumuz boyalı alanımızı özellikle de Sertaç Şanlı ile etkin şekilde kullanarak sonuca gitti.

Sakarya maçında ise biraz daha derli toplu bir Trabzonspor izledik ancak hep aynı noktada takılıyoruz: uzun pozisyonu.

Boyalı alan eksikliği bu maçta da bariz şekilde ortaya çıkarken, skordaki dengelemeler ve geri dönüşler Vasiliauskas ve Heislip ikilisi ile dış atışlardan geldi. Geldi ama maçın kırılma anı skor 75-76 lehimize iken Metecan ve Pyor ile yediğimiz boş sayılabilecek üçlükler. “Boş” diyorum çünkü her iki uzun forvetin karşısında savunmamızın aynası sayılabilecek şekilde en kısamız Heislip vardı.

Sonuç olarak bu takımın kısa rotasyonu iyi olsa da uzun pozisyonuna sağlam ve pasör özelliği olan bir oyuncu takviyesi yapılmadan sadece dış atışlarla sonuca gitmeye çalışır dururuz ama pek netice de alamayız.

Dış atışlarla, özellikle de el üstü ve mesafe tanımaksızın gelen dış atışlarla her iki maçta da görüldüğü gibi belki geri dönüşler yapıp oyun içinde kalabilir hatta maç bile kazanabilirsiniz ancak düzen takımlarına ve özellikle de boyalı alanı etkin şekilde kullanan takımlara karşı genelde kaybetmeye mahkum olursunuz.

HAFTANIN EN GÜZEL HAREKETİNE TAKVİYE

Sesli düşünüyorum.

Takımın kısa rotasyonu iyi ancak uzun rotasyonu problemli.

Deniz ağır ; Obekpa ise kabul iyi bir atlet, zıplasa çatıya tutunur ancak bizim basketbol bilgisi olan sağlam bir uzuna ihtiyacımız var.

Şöyle sağlam ve pasör özelliği olan bir uzununuz olsa savunmada rahatlarken her hücumda da yardım savunması alacağı için dış atış tehdidi olan kısalarınız dışarıda boş kalıp rahatlayacak.

Sanırım bu kısa ve öz bilgi bile potansiyeli olan mevcut takımımızın uzun rotasyonuna nasıl bir oyuncu gerektiğini hatırlatıyor.

Farklı bir pencereden bakarsak; yaptığımız bloklar her hafta haftanın en güzel hareketine girip ulusaldaki yorumcular keyif yapacak diye ne size ne de bize çile çektirmeyin

CAMİANIN AYIBI

Parkeye çıkar, formanızı terletir, kazanır kaybedersiniz, normaldir.

Ancak alın teri ile sırılsıklam olan o tertemiz formalarımızı görünce benim yüreğim sızlıyor.

Neden mi? Çünkü o güzelim formaların ne önünde ne arkasında, ne sağında ne de solunda tek bir sponsor ismi olmadığı için.

Bu ayıp da Trabzon’un, Trabzonlu işadamlarının ve kısaca tüm camianın ayıbı olsun.

AFİYET OLSUN BEYLER 

Kulüp çalışanlarının belli dönemlerde bir araya gelip mangal partileri ile kaynaşmaları “birliktelik” anlamında güzel hareketler.

Ve bu birliktelikler kulübümüzde sıkça yapılıp paylaşılıyor.

Gerek sportif başarısızlık  gerek de maddi problemler sonucu sürekli stresli ortamda bulunan kulüp çalışanlarının bu şekilde birliktelikleri bir anlamda “nefes alma” anlamı taşır ki bu da onların en doğal haklarıdır.

Bu kaynaşmanın bir örneğini geçtiğimiz haftalarda kulüp resmi hesabı “Nihat Mala staff’ımızı kendi elleriyle doyurdu” haberi ile paylaştı.

Ancak benim dikkatimi çeken bir şey var. Şimdiye kadar yapılan bu organizasyonların hiç birinde Engin Kanber harici altyapı personelimiz yok.

Başkanın altyapıya verdiği önemi bilmesek normal diyeceğiz ama başkanın üzerine titrediği altyapımız bu arkadaşlar tarafından personelden sayılmıyor mu? Bir kez, evet tekrar yazayım bir kez olsun bu organizasyonlara altyapı personeli neden dahil edilmez?

Veya Engin Kanber neden bir kez olsun “Benim de bir ekibim var, onlarında burada olması lazım.” diyemedi?

Neyse boşverin. Size afiyet olsun!

86 TANE İŞ ADAMI NEREDE?

Malum kongre oldu ve Hopikoğlu yeniden başkan seçildi.

Ancak kulübün an itibari ile tek bir sponsoru dahi olmadığı halde geçmişten gelen 9 milyon 33 bin TL de borcu var.

Mevcut senenin sporcu/teknik heyet ve organizasyon giderleri çabası.

Bunları bilerek tekrar aday olan ve başkanlığa seçilen Abiş Hopikoğlu genel kurulda yaptığı konuşmada “Türkiye’de ilk 500 içinde 86 tane Trabzon doğumlu iş adamımızın olduğu bir yerde son 6 ayda 1 milyon dolar almaya çalışıyorum ve alamıyorum. Bu ayıp da onların olsun.” diyerek haklı sitemini dile getirdi.

Eleştirin, sorgulayın eyvallah ama Hopikoğlu haksız mı?

Sahi ben de soruyorum. Türkiye genelinde ilk 500 içinde olan bu 86 tane Trabzon doğumlu işadamı nerede?

EN GÜÇLÜSÜ NİHAT MALA

Basketbolda yapılan genel kurul sonrası bazı isimlerle yollar ayrılırken bu sıkıntılı dönemde yönetime yeni isimler dahil oldu.

Öncelikle basketbolumuza omuz veren yeni arkadaşlara yürekten başarılar diliyorum. Çok zor bir göreve talip oldular.

Ancak dikkat çeken bir detay var ki önceki kongrelerde olduğu gibi bu kongreden de en güçlü çıkan isim Nihat Mala oldu.

Her dönem bu kadar güçlü olmasına rağmen keşke bu camiaya kendini sevdirebilip basketbolumuza da bir katkısı olsa da biz de alkışlasak.

SORU İŞARETİ MARKOVSKİ

Trabzonspor Bazarevich sonrası, yeni sezona Makedon koç Markovski ile başladı.

Geçmiş kariyeri pek parlak olmayan hatta başarısızlıklarla dolu olan Markovski aslında Trabzonspor için koca bir soru işareti olduğu için camia tarafından pek olumlu karşılanmamış hatta kabullenilmemişti.

İlk sınavında Macar ekibine elenip Avrupa kupasına veda etmemiz devamında da iki lig maçından mağlubiyetle ayrılmamız koçun geçmiş kariyeri ile paralellik gösterince kendisi de haliyle sorgulanır duruma geldi.

Aslında koçun kendisinin de pek rahat olmadığı, Avrupa’dan elenip Beşiktaş’a mağlup olduktan sonra çıktığı Sakarya deplasmanında net olarak ekrana yansıdı.

Yani kaybetme ve devamında sorgulanacak olmasının getirdiği tedirginlik ve panik hali gözlerden kaçmadı.

Ben uzun rotasyonu halen oturmamış, yeni transfer Paul Harris takıma monte olmadan bu kadar erken gelecek olan bir koç değişimini doğru bulmasam da bence İstanbul BBSK maçı koç için zor bir sınav olacak.

Çünkü kaybedilmesi halinde 3-0 olacak olan mağlubiyet serisi bir anda 8-0’a, hatta 10-0'a kadar bile gidebilir.

PAUL HARRİS 

Daha sezonun başı olmasına rağmen Trabzonspor ilk takviyesini yaparak eski Uşak’lı Paul Harris’i kadrosuna kattı.

Yabancı sınır sayısında problem yaşayan Trabzonspor, Haris takviyesi sonucu ise Zubcic ile yollarını ayıracak.