twitter.com/ialkan   alkan5361@hotmail.com ( Yazarın Önceki Yazıları )

PARKEDE OLMAYAN TAKIM

Avrupa’ya veda edip kendini lige vermesi gereken Trabzonspor son Büyükçekmece maçını da kaybedince kendisini affettirebilmesi için önünde tek şansı vardı, o da Türkiye Kupası maçlarıydı.

Üstelik bu sıkıntılı süreçte gelen Türkiye Kupası arası takımın toparlanabilmesi açısından bir fırsattı aslında.

Ancak rakibimiz olan ve lig maçında mağlup ettiğimiz dev bütçeli Darüşşafaka da sıkıntılı bir süreçten geçiyordu. Ve bu sezon tek hedeflerinin Türkiye Kupasına asılmak olduğunu geçen hafta belirtmiştim.

Mantıken Trabzonspor’un farklı yenileceğini bekliyordum ancak “Bir umut” diyen duygusal tarafımız ise bir üst tur için “Neden olmasın?” diyordu.

Ve maç sonu farklı kaybederek acı gerçekle yüzleştik.

Aslında çok detaya girmeye gerek yok. Kritik bir karşılaşmayı yorumlayabilmek için koç ve oyuncuların gerek bireysel gerekse de takım halindeki performansına bakar, kendine göre doğrularını ve yanlışlarını ortaya çıkararak bir sonuca varırsın. Ancak fiziki olarak parkede olan ancak ruhen parke dışında olan bir takım ve koç vardı karşımızda.

Sonuçta beklediğimizden de farklı bir mağlubiyetle Eurocup’tan sonra Kupadan da elenerek takımdaki köklü değişikliklerin fitilini ateşledik.

KENDİ DÜZENİNİ KENDİ BOZDU

Nenad Markovic…

Hakan Demir sonrası geldi, Hakan Demir’in kurduğu kadroyla Eurochallege’de final oynayıp, ligde de Darüşşafaka gibi bir takımı play-off ilk turunda 2-0 ile süpürüp yarı finale kalmayı başardı.

Yani aslında oldukça başarılı bir sezon geçirdi diyebiliriz.

Başkasının kurduğu kadroyla başarıyı yakalarken, yeni sezonda kendi kurduğu kadroyla hedeflerden bir bir uzaklaşarak başarısız oldu.

Yapmış olduğu hatalı oyuncu değişimlerinden de görebileceğimiz gibi kendi doğrularının arkasında kendisi duramadı.

Özetle duygusallığını profesyonelliğinin önüne geçirerek, kadro anlamında hata üstüne hata yaparak kendi düzenini kendisi bozdu ve bedelini ödedi.

Başarılarıyla bizlere yaşattığı mutluluklarda kendisini baş tacı ederken, yanlışlarını ve hatalarını da açık ve net olarak ortaya koyduk.

Yani kamuoyu adına yapmamız gerekeni yaptık.

Ve her ne kadar yanlışlarını eleştirsek de, Trabzonspor camiasına yaşattığı güzellikler ve verdiği emekler için de kendisine yürekten teşekkür ediyorum.

YENİ KOÇ AHMET KANDEMİR

Markovic sonrası Trabzonspor’un başına Ahmet Kandemir geldi.

Kendisine ve camiamıza hayırlı olsun diyelim.

Düşük bütçeli takımlara oynattığı tempolu basketbol ile tanınan Ahmet Kandemir beğendiğim yerli emekçi koçlardandır.

Beğendiğim bir diğer yanı da, menajerlerden bağımsız olarak kendi bulduğu kaliteli ve ucuz oyuncuları ülke basketboluna sunmasıdır.

Ancak ben bu birlikteliğe farklı bir pencereden bakacağım.

Hakan Demir sonrası gelen Markovic, Hakan Demir’in kadrosuyla Eurochallege’de final oynayıp ligde de yarı finale kalmayı başardı.

Markovic’e başarısız diyebilir miyiz? Hayır.

Yücel Platin Yeşilgiresun’da oldukça başarılı bir sezon geçirdi. En büyük şanssızlığı ise son maçta Trabzonspor ile eşleşmesi oldu, kaybetti.

Yücel Platin’e başarısız diyebilir miyiz? Hayır.

Devamında Yeşilgiresun’a Ahmet Kandemir geldi. Ve dibe doğru giden takımı alıp şampiyonlukla 1. lige çıkardı.

Peki Ahmet Kandemir’e başarısız diyebilir miyiz? Buna da hayır.

Bu 3 örneğin devamındaysa kendi kurdukları kadrolar ile yeni sezonun ortalarında gelen başarısızlık ve takımdan ayrılmalar var!

Demem o ki, belli bir dönem sonunda hakimiyetlerin kaybolması koçların kaderidir. Ve bunu her koç ve her camia bir şekilde yaşar.

Yakın dönemde Hakan Demir ve Markovic örneğinde Trabzonspor, Yücel Platin ve Ahmet Kandemir örneğinde de Yeşilgiresun olduğu gibi.

Yarım dönemleri baz aldığımızda nasıl ki Hakan Demir’in kurduğu kadroyla Markoviç başarılı oldu, Markovic’in kurduğu kadroyla da Ahmet Kandemir başarılı olabilir.

Devamını bilemem ama, yapılan her kan değişimleri takımların geneline yayılan yeni heyecanları tetikler.

Şimdi Ahmet Kandemir’e düşen; bu değişimin rüzgarı ve heyecanı ile camianın ve bizlerin beklentisi olan sezon sonu play-off hedefini yakalamasıdır.

BAŞKAN CAMİAYA TERCÜMAN OLDU

Salih Dursun’un hakeme gösterdiği kırmızı kart malumunuz.

Düzene isyanın sembolü olan o kartla tüm dünya ayağa kalktı.

Şüphe yok ki, bu isyanın ardından tüm Trabzonsporlular Salih Dursun’u alnından öperek kutlamak isterdi.

Ve bunu, yukarıdaki fotoğrafa da yansıdığı gibi -belki de farkında olmadan- bu camia adına Başkan Abiş Hopikoğlu yaparak bizlere tercüman oldu.

Spontane gelişip objektiflere yansıyan bu güzellik için duygusal Başkanımıza teşekkür ediyorum.

DEVRİM KARDEŞİLİĞİ

Amerikalı atletler Tommie Smith ve John Carlos ile Avustralyalı Peter Norman’ın Amerika’da siyahlara reva görülen fakirliği, ikinci sınıf vatandaşlığı ve özetle ırkçılığı protesto etmek amacıyla 1968 Meksika olimpiyatlarında yaptıkları ve halen daha hafızalarda olan “Devrim” niteliğindeki eylem kardeşliğini bilmeyen yoktur.

Bu eylem öyle ses getirmiştir ki, olimpiyatların önüne geçtiği gibi bizim de twitter profilimizde kullandığımız bu eylem halen daha hafızalardaki güncelliğini korumaktadır.

O dönem Amerika’da siyahlara reva görülenlerle yakın dönemde Trabzonspor’a reva görülenler ne kadar birbirlerine benziyor değil mi?

Salih Dursun’un hakeme gösterdiği o kırmızı kart var ya, işte o kart; tam da o Amerikalı ve Avustralyalı atletlerin eylemi gibi “Devrim” niteliğindedir.

Ve bu eylem benzerliğini şimdi devrim kardeşliğine çevirme fırsatı var.

Çünkü Salih Dursun, emeği çalınıp yıllardır sömürülen ve haksızlığa uğramasına rağmen Trabzonspor’un yapamadığı eylemi tek başına yaparak Trabzonspor’un isyanını dünyanın gündemine sunarak bu camiaya altın tepside bir fırsat sundu.

Bu fırsatı önce iyi algılamak, devamında da iyi yönetebilmek gerekiyor.

Yok eğer bu fırsatı ve oluşan haklı tepkiyi çok basitçe hakeme yoğunlaştırırsanız camianın gazını almaktan öteye gidemeyeceğiniz gibi, altın tepside sunulan “Devrim” niteliğindeki bu fırsatı da çöpe atmış olursunuz.

DİP NOT: Eğer ki amaç, altın tepside sunulan bu fırsatı “İsyan” yerine, futbola küsen taraftarı tribünlere çekmek için kullanmak değilse; Salih Dursun’un eyleminden sonra şimdi Avni Aker’de yeni bir eylem planı ve bu plan için de bazıları oldukça basit olan öneriler var.

Sayın Usta zeki bir insandır ama yine de uyarayım; Ne yaparsanız yapın, geleceği belli olan bir eylem, Salih Dursun’un spontane gelişen eyleminin gölgesinde kaybolup gidecektir.