twitter.com/ialkan   alkan5361@hotmail.com ( Yazarın Önceki Yazıları )

RAKİP BİLE OLAMADIK

Avrupa defterini kapattıktan sonra Spor Toto Basketbol Ligi’ne ağırlığını vermesi gereken Trabzonspor, ligde de tökezlemeye devam ediyor.

İkinci devre önce Galatasaray’a farkla yenildik, devamında da Banvit’e kendi ellerimizle maçı verdik.

Son hafta ise Demir İnşaat Büyükçekmece deplasmanından “Galibiyetle döneriz.” derken 75-71 mağlup olup hayal kırıklığına uğradık.

Normalde baktığımız zaman Büyükçekmece maçı kazanmamız gereken bir maçtı ama kazın ayağı elbette öyle değil.

Büyükçekmece tempolu ve ligin en iyi basketbol oynayan ekiplerinden biri. Biz ise neredeyse tam tersiyiz.

Hal böyle iken bile biraz dikkatli ve konsantre olabilsek maçı alabilecek noktaya getirebilirdik ama yapamadık.

“Neden olmadı?” kısmının cevabını ise Markoviç maç sonu yaptığı açıklamada "Özellikle ikinci devrede faul hakkımız bitmemişken bile fauller yapmadık. Rakibimiz bunları iyi değerlendirdi." ifadelerini kullanarak takımın nerede olduğunun ipuçlarını zaten vermiş.

Camiası, bütçesi ve sözde üst düzey kadrosu ile Trabzonspor’un rakibi Çekmece değil, ilk 5-6 sırada olan takımlar olmalıydı. Hadi bunları geçtik ve rakibimiz Büyükçekmece oldu diyelim.

Ona da 2 maçta yenilip Büyükçekmece’nin bile rakibi olmadık! 

HATALI TRANSFERLER

Markovic’in “Sistemime uymuyorlar.” dediği Odom ve Kinsey gönderilmiş, yerlerine de Kitchen ve Thompson alınmıştı.

Bu değişim sonucu belki psikolojik bir katkı alındı gibi gözükse de takımı bir kademe yukarı çekecek seviyede olmadıkları, hatta bu transferlerin ne kadar gereksiz olduğu da net olarak ortaya çıktı. Sonuç olarak Eurocup’tan elendik ve ligdeki tablo da ortada.

Artı olarak hücum gücü yüksek olan ve rakipler için ekstra tedbir alınması gereken Odom ve Kinsey’den sonra rakipler rahatlarken, bölünmesi gereken baskı da Hardy üzerine yoğunlaştı.

Uzun lafın kısası Trabzonspor El-Amin’den sonra bir guard bulamazken, Kinsey gibi bir oyuncuyu da kaybetmiş oldu.

DİP NOT: Kinsey’in TED maçı sonrası parkeyi terk edip soyunma odasına gitmesi affedilir bir olay değildi. Bu pencereden baktığımızda başkanın Kinsey ile yolları ayırması elbette doğruydu ve arkasında durduk.

Ancak sezon başından beri yaşanan gelişmeler sonucu Kinsey’i o noktaya getiren, iyi niyetle uğraş veren başkanı da yanlış yönlendirip bu kararları aldıran etkenleri de iyi irdelemek gerekir.

ŞEHRİN BÜYÜKLERİ, NEREDESİNİZ?

Trabzonspor’un kuruluşunda harcı, basketbolun temelinde çimentosu olan ve bizim de birkaç dönem yöneticilik yaptığımız İdmanocağı spor kulübümüz var. Tam 95 yıllık bir çınar.

Trabzonspor’un kapısına kilit vurduğu bayan futboluna bile sahip çıkıp, neredeyse tüm branşlarda gücü yettiğince faaliyetlerine devam ediyor.

Yani Trabzon’un sporuna katkı yaparken, gençlerini de bir şekilde sporla yoğurarak hayata hazırlıyor. Amatör ruhla verilen mücadelenin arkasında ise yürekten gelen sevgi ve kocaman bir emek var.

Yürekler ve emekler amatör olsa da, yapılan işler ise profesyonelce. Ve herkes bir tarafından tutup katkı veriyor. Ama en büyük emek elbette ki Başkan Mehmet Öz’ün. Kutlamak lazım.

Bünyesinde 8 milli sporcu bulunan bayan futbol takımı Süper Ligde fırtına gibi. Hedefleri seneye şehrimizi ve ülkemizi Şampiyonlar Ligi’nde temsil etmek, inşallah başarırlar. Ancak idari koordinatör Hasan Şahinkaya, "Herkesten rica ediyorum. Bu yürüyen ve büyüyen yapıya destek olsunlar. Bu şehirdeki etkili ve yetkili kişiler bize duyarsız kalmasınlar." diye feryat ediyor.

Ve bünyesinde 5 milli sporcu bulunan bayan voleybol takımı da 1. Ligde. Üstelik Trabzon’u ve ülkemizi Avrupa’da temsil ediyor.

Bu sezon Balkan Şampiyonu oldular, yetmedi şimdi de Eurochallenge Cup’ta çeyrek Finalin kapısını araladılar. Çok büyük bir mucize olmazsa Avrupa’da yarı finaldeler.

Kısaca bu başarı ve emek listesi uzar gider. Peki Trabzon şehri ve bu şehrin kocaman büyükleri bu spor ve eğitim yuvasına yeterli desteği veriyor mu veya bu emeği görüyor mu? Bence hayır.

Daha dün gibi. 2014 yılında Mersin’de şampiyon olup 1. lige çıkan bayan voleybol takımımız ile Trabzon’a geldiğimizde Sayın Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu bizi ve takımı çiçeklerle karşılamıştı, şimdi nerede?

Keza bu şehrin Valisi ve son kongrede yaptığı tarafsız ve mükemmel divan başkanlığı nedeniyle takdirimizi toplayan sayın Ahmet Metin Genç.

Lütfen! Trabzon’a, Trabzon’un tanıtımına, Trabzon’un sporuna ve en önemlisi Trabzon gençliğinin eğitimine verilen bu emeği görmezden gelmeyin!

USTA VE AMATÖR BRANŞLAR

Sayın Muharrem Usta, Hacıosmanoğlu’na kaybettiği seçimin öncesinde yaptığım bir röportajda, “Trabzonspor’un ‘Futbol Kulübü’ imajına bürünmesi doğru değil. Basketbolu, voleybolu, yüzmesi ile kısaca amatör branşları ile Trabzonspor’u bir dünya kulübü haline getirmeyi planlıyoruz.” Demişti.

O dönem kaybetse de, Mehmet Yiğit Alp’ten devraldığı basketbola yaptığı ciddi yatırımla çıtayı yukarı çekip bu şehre inanılmaz heyecan yaşattı. Yaptığı bu yatırımın karşılığını Trabzonspor Başkanlığına uzanarak fazlasıyla alsa da kendisine bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum.

Ve kendisine o dönem yaptığı açıklamaları hatırlatmak istiyorum.

Buyur başkanım; Trabzonspor’a vizyon katıp oldukça da şık duracak olan bayan voleybolu ve bayan futbolu var. İşte fırsat.

KUPA HEYECANI

Avrupa defterini kapatıp ligde de kötü günler geçiren Trabzonspor MP, Türkiye Kupası’nda Darüşşafaka ile bir üst tur mücadelesi verecek.

İnanılmaz yatırım yapmasına rağmen sıkıntılı günler geçiren Doğuş grubunun Darüşşafaka’sı, mutlak kupaya uzanmanın hesabını yapacaktır.

Özetle her iki takım açısından da telafisi olmayan oldukça önemli bir maç.

Olabilecek en şanslı kurayı çeken Trabzonspor’un kendini affettirmesinin tek yolu ilk 4 ve devamında da final olmalıdır ki akan sular durulsun.

DOĞA DİRENİŞİ

Yeşilin ve mavinin iç içe olduğu güzelim Karadeniz.

Yüzyıllar öncesinden gelen kültürünü derelerinden, doğasından, yeşilinden ve mavisinden almış. Dumanlı dağlarına yüzlerce türkü yazılmış, dereleri ise yöre halkının ailesinden ve yaşamından bir parça olmuş.

Ancak bu güzelim yöremiz ve bu yörenin devletine bağlı insanları önce HES’lerle, devamında da Yeşil Yol adı altında ortaya çıkan yaylaları ranta açma projesiyle mücadele etmek zorunda kalırken, şimdi de Artvin Cerattepe’de güzelim doğasını savunur duruma gelmiş!

Kime karşı? Yüce Yaradan’ın bizlere nimeti olan bu Cennet güzellikleri gelecek nesillere aktarılması için koruması gerekenlere karşı.

Güzelim bölgemizde farkında olmadığımız bir şey var. Gerek HES, gerek Yeşil Yol ve gerekse de Cerattepe’de yaşanan son gelişmelerle yüzyıllardır süregelen bir kültür adım adım yok ediliyor.

Yüzyıllardır süregelen yöre kültürünün yozlaştırılıp, insan hayatının en önemli parçası olan doğal yaşamın erezyona uğrayıp yok olduğu bir coğrafyada yapacağınız yatırımın kime ne faydası olur ki?