e-posta: bartugkemalakgul@gmail.com

Galatasaray Maç Yazısı 

Ligin favori ekiplerinden Galatasaray Liv Hospital deplasmanı hedef maç olarak görülmüyordu. Bununla beraber Hakan Demir’in gelmesiyle yükselen mücadele isteğinin bu maça nasıl yansıyacağı merak ediliyordu.

Hafta içinde bir bebek sahibi olması sebebiyle(Buradan tebriklerimiz de iletelim) idmanlar kaçıran Kaya’nın yedek, Önder’in ilk beş başlaması Hakan Hoca’nın bir taktik denemesi olarak görülebilirdi. Henüz ilk çeyrekten itibaren mücadele gücü üst düzeyde bir oyun ortaya koyan takımımız, maça ligdeki pozisyonunu hissettirmeyen bir başlangıç yaptı.

İlk periyotta dribbling yapan oyunculara karşı savunma problemine ve rakibe verilen hücum ribauntlarına rağmen oyunda tutunmayı başardık. Penney’in tek isabet bulduğu çeyrekte takımı kenardan gelen oyuncular ayakta tuttu.

Sürekli kontrolün değiştiği ikinci çeyrekte ise teknik fauller ve Stoll’ün asistleriyle farkı bir ara 10’a kadar açmayı başardık. Penney’in skor katkısı ve Kaya’nın oyuna girişiyle yakaladığımız pota altı üstünlüğü bu çeyrekteki durumun en önemli etmenleriydi. Yüksek konsantrasyonla yaptığı savunmasıyla tanınan, oyunu daha düşük tempoda oynamayı seven Galatasaray’a ilk yarıda 48 sayı atmayı başardık. Maç boyunca mücadeleyi elden bırakmadan tempoyu yükselterek, oyunu kendi kazanabileceğimiz tarza çekmeye çalıştık.

Üçüncü çeyrek başında yavaş yavaş oyuna ağırlığını koyan Galatasaray’a karşı önce direnmeyi başardık ancak çeyrek sonunda gelen uzun mesafeli şutlara engel olamayınca önde kalmayı başaramadık.

Son çeyrek başında kontrol tamamen Galatasaray’a geçti. Savunmayı yükselten ve sertleştiren rakibimize karşı uzun bir dönem skor üretemedik. Maç koparken Stoll ve Cooley’in performansları ile oyunda tutunmaya çalıştık. Ancak Penney üzerinden sayı üretemeyince hücumda kısır kaldık.

Hakemlerin ilk yarıdaki kararlarının baskısında kalarak ev sahibi lehine çaldığı bazı düdüklerin etkisiyle faul problemine giren takımımız, her şeye rağmen son dakikaya kadar maçın içinde kalmayı başardı. Ancak kritik anlarda Sinan’la oyunu sürükleyen rakibimiz, maç toplarında Ender’in etkili oyunuyla maçı kazanmayı bildi.

Stoll bugün gerçek bir oyun kurucu gibi oynadı ve takımın performansında onun bu takımı oynatmaya yönelik oyunu etkili oldu. Ancak maç toplarında tekrar eski oyununa dönmesi,  bu durum için fazla heyecanlanmamamız gerektiğini de gösterdi.

Yenilen 87 sayıya rağmen savunmada yüksek bir istekle oynadık. Skorun bu denli yüksek olmasının sebebi, sahada bizim işimize yarayacak şekilde yüksek tempolu bir basketbol oynanmış olmasıydı.

Ancak yüksek miktarda yapılan top kayıpları ve çok erken yapılan faullerle rakibin çok kolay bir şekilde çizgiye gelmesi takımımız adına negatif bir görüntü ortaya çıkardı. Özellikle oyuna girdiği dönemde takıma ivme katan Kaya’nın yalnızca 14 dakika, Stipanovic’in ise 12 dakikada oyunda kaldığı halde 4’er faul yapmış olması pota altı sertliğimize ciddi zarar verdi.

Bugün maçı kaybetmemize ve puan durumuna baktığımızda gördüğümüz içimizi parçalayan görüntüye rağmen, takım olarak sahada istenilen seviyede mücadele gösterdik. Kadro derinliği ve yapısı itibariyle bizden üstün olan rakibe karşı maçı kazanabilecek bir oyun, bir karakter ortaya koyabildik. Takımda gözle görülür bir toparlanma var. Önümüzdeki 2 çok zor maçtan ekstra bir galibiyet çıkarmamız geleceğe umutla bakmak açısından önemli. Bugün bunu yapacak gücümüz olduğunu gösterdik. Perşembe günü imkanı olan herkesin, Fenerbahçe’ye küfür etmek için değil, Trabzonsporumuza destek olmak için Hayri Gür’de olup bu takıma o gücünü hissettirmesi gerek.