SESSİZCE GELDİLER, SESSİZCE GİTTİLER…

Satılıyor, kapanıyor, el değiştiriyordu neredeyse.

Sessizce zor zamanda göreve gelip, çok ağır bir yükün altına girmişlerdi.

Basketbol adına belki de amatördüler ama iyi niyetliydiler.

Sponsorları yoktu, takım kurmakta bile zorlanacak kadar kulüp borç içinde yüzüyordu.

Kısaca çok paraları yoktu ama kocaman yürekleri vardı.

Evet, belki de sonsuza dek yok olacak olan basketbolumuza sahip çıkan Mehmet Yiğt Alp ve ekibinin, kısaca bir avuç insanın hikayesiydi bu.

Hani dedik ya, sponsorları yok, takım kurmakta bile zorlanacak derecede borç içinde bir kulübü devraldılar.

Kısıtlı imkanlarla sezona başlamalarına rağmen son nefese kadar direndiler ama yetmedi. Son Beşiktaş maçında küme düştüler. Ağladık hepimiz bir köşede. Kısaca Hayri Gür’ün çatısı hepimizin, yani tüm Trabzon’un üzerine yıkılmıştı.

Ve yılmadılar, ayağa kalktılar tekrardan. Kollarını sıvadılar el ele vererek, amatörce…

Kısaca bir avuç insan, bir adım geri çekilip daha güçlü bir şekilde geri dönmek için pes etmedi ve bu zorlu yola çıktı.

Saner Ayar’ın başlattığı bir hareketi devam ettirirken çok zorlu yollardan geçtiler, hatta çoğunu kimse tanımadı bile. Ciddi maddi kaynak akıttılar, kimsenin ruhu duymadı.

Çünkü reklam gibi bir dertleri yoktu. Çıktıkları bu zorlu yolu ele ele vererek alınlarının akıyla tamamladılar.

Görevleri yok olmak üzere olan basketbolu yaşatmak ve geleceğe aktarmaktı. Yaşattılar ve Trabzon gençliğine armağan ettiler.

Belki sıradan bir iş gibi gelebilir ancak Trabzon Basketbol tarihine isimlerini altın harflerle yazdırdı bu ekip.

Yolları, bahtları açık olsun.

Kısaca sessizce geldiler, basketbolumuzu kurtardılar ve sessizce çekip gittiler.

HAYALLERE DEĞİL, GELECEĞE YATIRIM…

TS Basket’te Yiğit Alp döneminden sonra Sn Usta’nın ekibi göreve geldi, hayırlı olsun.

Yeni Başkan Abiş Hopikoğlu ve ekibini kutluyor, başarılar diliyoruz.

Hedefleri büyük. Sponsor Medical Park olunca yeni yönetimin geçmiş yönetime nazaran maddi problemi de yok artık. Tabii mazereti de.

Hal böyle olunca flaş isimler gündeme gelmeye başladı. Taraftar heyecanlı ve mutlu, biz ise endişeli!

Çünkü geçmişi yaşadık ve çok iyi biliriz. Menajerlerin Trabzonspor’u nasıl esir aldığını, bu şehrin yaklaşık 12 milyon USD kaynağının nasıl dışarıya aktığını da.

Bu kadar kaynak akıtılmışken şu an elimizde ne var diye baktığımızda ise neredeyse koca bir hiçle karşı karşıyayız. İyi hesap edilmeli.

Amaç Trabzon Basketbolu ise; orta ve uzun vadeli planlamalar yapılmalı, kısaca geleceğe yatırım yapılmalı. Bunun da yolu belli, “Basketbol Aklı”

Kısaca anlatmak gerekirse; bana, kısa vadeli süslü saraylar değil, geleceği inşa edin.

ŞAMPİYON TAKIM ve GEÇMİŞ BORÇLAR…

Yeni yönetimle birlikte yeni hayaller ve üst düzey başarı hedefi var. Yapılan transferler bu hedefleri desteklediği gibi, bu hedefler de ülke basketbol kamuoyunu etkiliyor.

Ancak yapılan yatırım ve transferler Trabzon basketbolunun geçmişten gelen negatif durumunu düzeltmediği gibi, daha da şüpheyle yaklaşılmasına sebep oluyor. Çünkü adımız çıkmış bir kere…

Yapılacak olan en doğru yatırım; Yakan döneminden beri gelen borçların temizlenerek kamuoyuna verilecek olan mesajdır. Bu mesaj; flaş transferlerle play-off yapsanız bile kamuoyuna vereceğiniz mesajdan bile çok daha değerli olacaktır.

Devam edelim;

Hatırlayanlar bilir, özellikle de Sn. Muharrem Usta. Doğan Hakyemez dönemindeki mevcut yönetim tarafından  ortaya konulan hayali bütçe ve bu hayali bütçeyle yola çıkılması sonucu yaşanan maddi krizler…

Rasic’li takım 2 maaş alamayınca idmanları boykot eder ve sonunda Olin maçına çıkmama kararı alır. Bu süreçte Muharrem Usta devreye girerek soyunma odasına iner ve takımla konuşur. Sn. Usta o konuşmada “Bundan sonra sorumluluk bana aittir, tüm ödemelerinizi ben yapacağım.” der ve ödemelerini anında yapar. Takım mutlu olmuştur ve o mutlulukla kazanmamızın neredeyse mucize olduğu Olin maçını çok rahat alır ve sezonu tamamlar.

Bu hikayeyi neden anlattım. Geçmişteki takımın çoğu yabancıydı. Yerliler ise günümüzden daha profesyonel. Yani ödemelerde taviz vermezler, gerekirse maça dahi çıkmazlardı.

Günümüzde ise maddi olarak çok zor şartlarda olmasına rağmen bir kez bile sitem etmeden takımı BBL’ye çıkaran bir takım ve bu takımın emekçi çalışanları var...

Öyle ki bu çocuklar, BBL yolundaki en önemli viraj olan zorlu Selçuk ve Yeşilgiresun serilerinde 2,5 maaş alacakları olmasına rağmen en ufak bir tepki dahi vermeden bizim bugün BBL’yi konuşmamıza vesile olan şampiyonluğu hediye ettiler bu şehre.

Ve o alacaklarını şu ana kadar alamadıkları gibi, bu alacaklarına resmi ve eski Başkan Yiğit Alp’in vaat ettiği şampiyonluk primleri de eklendi.

Evinin elektriği ve telefonu kesilip çoluk çocuğuna mahcup olan kulüp çalışanlarını ve her iki Trabzon macerasında da her iki arabasını satmak zorunda kalan kaptan Orçun Tunca’yı yazmıyorum bile…!

Yeni yönetimin göreve gelmeden önceki vaadi 10 milyon TL’lik bütçe ve öncelikle geçmiş ve mevcut takımın olmak üzere 3 milyon TL’yi bulan borçlarını üstlenmekti. Planlamadır, bizden zorlama olmaz.

Ancak, eski yeni fark etmez, hangi yöneticinin evine ekmek götürememe gibi bir derdi var ki? Biraz empati lütfen…

Yarın mübarek Ramazan ayının son günü, yani bayram arifesi.

Ekmeğinin peşinde koşan bu insanların bayrama rahat girmelerini sağlamak belki zorunluluk, hatta flaş transferlerle uğraşırken önceliğiniz bile değil ama vicdani bir sorumluluktur…

KOÇ ÖZMERİÇ ve GENEL MENAJER KONUSU

Yeni yönetim seçilir seçilmez işe koyulmuş olacaklar ki, takımın koçu ve Genel Menajeri varken koç ve genel menajer arayışlarına girilmiş!

Mevcut isimlerle çalışır çalışmazsın bu yönetimin takdiridir.

Ancak sözleşmeli koç ve genel menajer var ve bunlarla bir kelam dahi etmeden koç ve genel menajer aramak, hatta anlaşmak ne kadar doğru bir hamleydi…?

Koçu yetersiz bulabilirsin ancak Hasan Özmeriç öyle veya böyle şampiyon takımın sözleşmeli koçudur. Kamuoyuna koç arayışları yansımadan anlaşılmalı ve bu şans ona tanınmalıydı, çünkü hakkıydı. Veya Bismillah dediğinde anlaşır ve ayrılırdın.

Şimdi devam kararı alındı ama Özmeriç ile görüşülmeden önce Orhun Ene, Tanyeviç ve İziç isimleriyle görüşüldüğünü sağır sultan bile biliyor!

Şimdi nasıl olacak? Hasan hoca görev yaparken yönetim ve Mala tarafından kendisinin istenmediğini hiç düşünmeyecek mi?

Bir başka konu da Nihat Mala’nın Cömert Küce’nin yerine getirilmesi konusu.

Bu tercih sıradan değil, çok tartışılabilecek bir tercih ve bir başka yazımızda ele alırız…