twitter/ialkan       

alkan5361@hotmail.com ( Yazarın Önceki Yazıları )

GEÇMİŞE TAKILMAK

Bu sezon Trabzonspor ve Yeşilgiresun arasında oynanan karşılaşmaların tamamında maalesef ki sporun ruhuna aykırı bir gelişim yaşadık.

Sağduyu hakim olması gerekirken sürü psikolojisine teslim olundu. Bu teslimiyet “Siz şunu yaptınız, biz de karşılığında bunları yapmaya hak kazandık” şeklindeki geri toplum mantığının temeline oturtuldu.

Spor müsabakalarında şiddet ve küfür, kısaca fair play’ın ruhuna aykırı durumlar her zaman olmuştur, olmaya da devam edecektir. Kabul edilemez aslında ama bazen kabullenirsiniz de. Çünkü rekabetin dozu kaçtığında fair play dışına çıkmak oldukça kolay. Fakat bazı kırılma anları vardır ki, yaşadığınız travma insan hafızasında ve toplumlarda ciddi tahribat yapar.

İşte o kırılma anı; Giresun’da maç sonu yüzlerce kişi tarafından bizim de içinde olduğumuz Trabzonspor kafilesine yapılan fiili saldırı idi. Bunun bir başka tanımı da “Linç” girişimidir.

Bu girişim, bir insanın bir insana hakkı olmadığı halde yaşatabileceği en ciddi şiddet eylemidir. Ve kabul edilemez!

Ancak bu travmayı yaşamamıza rağmen Giresunlu dostlarımıza helallik verdik, unuttuk dedik.

Ama bunu derken de, yarın play-off’larda tekrar karşılaşma ihtimali var, daha vahim olayların önüne geçebilmek, sürü psikolojisiyle hareket eden kitlelere doğru mesajları verebilmek adına adımlar atın, biz de karşılığın verilmesi adına size destek olalım dedik.

Atılmadı, duyulmadı, görmezden gelindi! Kısaca o fırsat Giresun cephesi tarafından kaçırıldı.

Ve korktuğumuz başımıza gelerek play-off’larda tahmin ettiğimiz gibi iki şehir tekrar karşı karşıya geldi. Toplu küfür ve protokolde yaşanan itiş kalkışların haricinde kayda değer bir şey olmamasına rağmen neredeyse köprüler tamamen atıldı!

Şimdi ayıkla pirincin taşını diyeceğim de kim ayıklayacak onu da bilmiyorum!

SOSYAL MEDYANIN GÜCÜ!

Son maç öncesi Mehmet Yiğit Alp el uzattı. Ki geçmişte o travmayı yaşayanlardan biri olmasına rağmen “Geçmişe sünger çekip dost olalım, işbirliği yapalım” dedi. Doğrusu da buydu. Bu tavır, Trabzonspor’u temsil eden lidere yakışan bir tavırdı.

Bizler de sevinerek medyadaki tüm gücümüzle buna destek verdik. Çünkü basketbol, Karadeniz ve dostluk adına bir umut doğmuştu. Kısaca bu fırsat değerlendirmeliydi.

Peki biz destek olduk da Giresun cephesi buna destek oldu mu? Maalesef ki hayır.

TB2L’ye biraz hazırlıksız yakalanan Yeşilgiresun’un kitlelere ulaşmaktaki tek aracı, binlerce kişiye hitap eden sosyal medyadaki resmi sayfaları. Ve bu resmi sayfaları, Yiğit Alp tarafından başlatılan dostluk girişimini her ne hikmetse görmezden gelip, geçmişte yaptığı gibi kendi kamuoyuna ve taraftarlarına düşmanlık kinleri ekmeye devam etti.

Biz de orada durup “Neden destek olmayıp bu dostluğu görmezden geldiler? Taraftarlarına dostluk mesajları vermek yerine buradan yönlendirdikleri kitlelerini neden Trabzonspor’a karşı doldurmaya devam ettiler?” diye soruyorum?

Çünkü sosyal medya günümüzde ciddi bir güç haline geldi. Bu gücü ne şekilde kullanacağınız önemli. Dostluk adına da kullanabilirsiniz, gerginlik adına da, tercih sizin.

Ben sadece neden tersi tercih edildi diye hem endişe hem de merak ediyorum.

TİP Mİ DEĞİL Mİ?

TS maçın son iki salisesinde (saniye değil salise) yediği basketle mağlup olunca kamuoyunda basket tip mi, değil mi sorusu sorulmaya başlandı. Hatta federasyona dahi itiraz edildi.

Banvit maçı örneği olduğu gibi, bu itirazdan bir şey çıkmaz ve maç tescil edilir. Ancak bugün görüntülerin orijinalini izleyince şok oldum. Buradan teknik heyetimize soruyorum? Son topun çembere ineceği belli, topa (Alex’e) baskı yapmak yerine biri bana Alican’ın ne yaptığını anlatsın? Allah’ını seven, uzunların zıplayıp o topu çembere tipleyeceği belli iken, o son top savunmasında 3 kısanın parkede ne yaptığını da anlatsın, ben de tip mi değil mi söyleyeyim!

Yazıktır yahu, bir Alex’i durduramayıp elimizdeki maçı vermişiz, tip mi değil mi diye soruyoruz!

UYARIYORUZ!

Yeşilgiresun ve Trabzonspor arasında oynanan karşılaşmalarda yaşananlar ve kamuoyuna yansıyanlar belli. Şimdi Trabzon’da telafisi olmayan son maç oynanacak. Basketbolu takip eden hatta takip etmeyenler, hatta ve hatta tüm tribün grupları bu maçı bekliyor.

Geçmişte yaşananlar bilinmesine rağmen Trabzonspor’u en önemli maçında yalnız bırakan bu şehrin Valisi ve Emniyet müdürüne sesleniyorum. Muhakkak ki ekstra önlemler alacaksınız ama o ekstralara bir ekstra daha ekleyin. Durum gerçekten ciddi!

Ayrıca Trabzonspor taraftarına da sesleniyorum. Evet Giresun’da hoş şeyler yaşanmadı, hatta Yeşilgiresunlu oyuncuların bir kısmı dahi sosyal medyada Trabzonspor camiasına uygunsuz paylaşımlar yaptı. Olsun, büyüklük sizde kalsın. Çünkü siz Trabzonspor gibi bir markanın taraftarlarısınız. Takımınızı destekleyin, rakibi baskı altına alın ama sakın ola şiddet eylemlerine girişmeyin.

Mehmet Yiğit Alp ve ekibine de ayrıca rica ediyorum, lütfen köprüleri atmayın. Gelen misafirler Trabzonspor’un konuklarıdır, konuklarımızı o kadar iyi ağırlayın ki “Biz neden böyle ilgilenmedik” diyerek özeleştiri yapabilsinler.

TEŞEKKÜR 

Yıllar önce oğlumun basit bir fıtık ameliyatı için KTÜ’de bir hocaya gittiğimde, daha sıkıntımızı dahi dinlemeden bana ilk sözü “Şu kadar paranı alırım” olmuştu. Ben de o hocaya dönüp “Kusura bakmayın ama bana ilk lafı para olan bir hekime ben oğlumu emanet etmem” demiş ve o gün bu gün Farabi’ye uğramamıştım. Bu olay beni KTÜ’deki hekimlere karşı da oldukça soğutmuştu.

1 Ay önce annemin yaşadığı bir hastalık nedeniyle KTÜ acil’e, oradan da Genel Cerrahi bölümünde sıkıntılı bir ameliyat ve tedavi süreci yaşadık. Hiç tanışmamamıza ve sade bir vatandaş olarak gitmemize rağmen Doç. Dr. Serdar Topaloğlu ve ekibinin “Nazlı” hastalarına karşı ilgileri karşısında hem şaşırdım, hem de oldukça memnun oldum. Ayrıca bu ilgi ve alaka geçmişte zihnimizde oluşan negatif durumu da aşmama yardımcı oldu.

Serdar Topaloğlu ve ekibine, ayrıca da Genel Cerrahi bölümündeki tüm görevlilere kocaman alkış ve teşekkür.