Bu teşekkür, Trabzonspor maçını kazandıkları için değil.Tabii ki galibiyetlerini de kutluyoruz ama, asıl teşekkür amatör sporlara yaptıkları katkı ve yatırımlar için.

Darısı Trabzonspor’umuzun başına diyelim.

Basketbol takımımızın rakipleri ve maçları nedeniyle ülkemizin nadide kulüplerini de tanımaya başladık.

Bir kolej takımından bahsediyoruz.
Arka planlarına baktığımız zaman ;
Müsabaka standartlarında bir spor salonları, Nizami ölçülerde ve özelliklerde ayrıca bir antrenman salonları, Kondisyon, toplantı vs salonları cabası.

Basketbol’a yatırım yapan ciddi kulüplerin çoğunda var bu yatırım ve tesisleşme.

Peki Trabzonspor’un basketbol takımında bunlardan hangisi var ? Cevap kocaman bir sıfır.

Gelişim Koleji maçı için kısa bir araştırma yapınca karşımıza müthiş sonuçlar çıktı.Açıkçası imrendim ve yıllardır “biz bir spor şehriyiz” masalıyla nasıl da kendimizi kandırdığımızı anladım.

Serdar Öner adlı bir işadamının kurduğu bu kolej, kısa sürede 12, yanlış okumadınız 12 amatör branşta faaliyet gösteren koca bir fabrikaya dönüşmüş.Çevreye yaptıkları yatırımlar ve aldıkları ödüller cabası.

Koskoca Trabzonspor Kulübünün 5 branşta zoraki faaliyet gösterdiğini düşünürsek, Gelişim Kolejinin maddi getirisi olmayıp sadece götürüsü olan 12 amatör branşta faaliyet göstermesi ciddi anlamda takdir edilip, tarafımızdan düşünülmesi gereken bir olgu.

Serdar Öner bunu, “Spor kulübü, okulumuzun yıllardır uyguladığı bir sosyal sorumluluk projesidir”  şeklinde açıklıyor.

Doğru da demiş.Amatör branşlara yatırım yapıp, gençlerimizin spor yapmalarını teşvik edip istifade etmelerini sağlamak “bir sosyal sorumluluktur”.

Bu sosyal sorumluluk bizde ise; Trabzon’uma 61 proje ile gelip, ilk projesi Hentbol branşını kapatmak , 2. projesi ise 2016 avrupa futbol şampiyonası aday kentleri arasına Trabzon’u layık görmemek gibi algılanıyor sanırım.

Bizler de ne zaman ki kendi insanımıza ve değerlerimize sahip çıkıp yatırım yaparsak belki o zaman başarı da gelir.Yok tersini yapar da kısa yoldan hedefe ulaşmayı denersek, işte böyle Gelişim gibi, Bornova gibi kendi insanına ve değerlerine yatırım yapanlara, duvara toslar gibi çarpar dururuz.

Gelişim Maçı

Takımımızın Gelişim Koleji ile oynadığı maçı değerlendirmek idi bu yazımın konusu.Ama pek detaya girmeye gerek kalmadan birkaç kelam edelim.

Bu tarz mağlubiyetler bana geçen sezon ki TED ve Bornova deplasman mağlubiyetlerini hatırlatıyor ki, benzerlikler var !

Öncelikle bu formayı sırtında taşıyan arkadaşlarımız, bu formanın değerini bilecekler.Çünkü bu forma herkese nasip olmaz.Bu kulüp’te bilmem ne belediyesi kulübü değil, Trabzonspor.

Teknik detaya girmeye gerek yok.20 sayı geriye düşmüş, 29-39 gibi ribaudlar da rakibe üstünlük sağlıyarak, al da at dercesine 22 top kaybı yapabilen bir takımın detayı filan olmaz.Olsa olsa ciddiyetsizlik ve umursamazlık olur.

Sezon başlamadan önce 5 Ekim günü kaleme aldığım “takım ve güce dayalı sert basketbol” adlı köşe yazımda övdüğüm takım günden güne eriyerek gitmiş, yerine bir başka takım gelmiş.

Oyuncularımız, BBL tecrübesi olan kaliteli oyuncular olabilir.Ama siz bu tecrübenizi ve kalitenizi salon da gösteremezseniz ne kıymeti kalır ki ? Kaldı ki daha 2 hafta önceki Hacettepe mağlubiyeti gibi bir tecrübe önümüzde dururken.

Hiç mi ders almadınız ?

Yapılan bunca yatırım ve emeğe yazık.Bu emekleri sarfeden insanlara yazık.Futboldan umudu kesen, basketbola yüzünü çevirip “şampiyon olacağız” diye salonları tıka basa doldurup her deplasman da peşinizden gelen bu taraftara yazık.Yıllardır basketbol bir yerlere gelsin diye mücadele edenlere yazık.

Hadi bunları geçtik, Trabzonspor’un basketbola yatırım yapmaya başladığından beri koşa koşa spor okullarına gelip, bordo mavi forma hayali ile yürekleri yanan minicik basketbolcularımıza yazık.

Bu camiaya böyle şoklar yaşatırsanız, camia ve şehir hocanızı bile tartışmaya başlar ki, size o formayı giymeye vesile olup bu gururu yaşatan insana yapabileceğiniz en büyük kötülüktür bu.

İşin özü şu.Ayaklarınızı yere basın.

Biz çok iyiyiz demekle ne maç kazanılır, ne de BBL’ye çıkılır.Tecrübe ile sabittir.